Mahkemece bir işin yapılmasına ilişkin olmak üzere verilen eda hükmü içeren kararların ilamlı icraya konu edilebileceği, takibe dayanak ilam, anlaşmalı boşanma protokolünün yorumlanması mahiyetinde olup, ilamlı icra takibine konu edilemeyeceği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, dayanak ilamın, eda hükmü içermemesi nedeni ile ilamlı takip konusu yapılamayacağı dikkate alınarak takibin iptaline dair İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibine konu kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin ilam takip tarihinden sonra kesinleşmiş ise ancak bu tarihten sonra Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 46/son maddesi hükmüne göre faiz istenebileceğinden bakiye faiz alacağının aynı dosya üzerinden istenebileceği, somut olayda; takip dayanağı ilamın 11.03.2021 tarihinde kesinleştiğinin, takibe 31.03.2021 tarihinde başlandığının ve takipte %9 yasal faiz oranının talep edildiğinin anlaşıldığı, icra takibine konu ilam takip tarihinden önce kesinleştiğine göre alacaklının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 46/son maddesi hükmüne göre bakiye faiz alacağını ancak yeni bir takiple isteyebileceği, alacaklının, açıkça feragat etmediği sürece zamanaşımı süresi içinde tahsilde tekerrür olmamak üzere takipten önce kesinleşen ilama dayalı eksik kalan faiz alacağını aynı takip dosyasında isteyemeyeceği, ayrı bir takip yaparak talep edebileceği nazara alınarak, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip konusu ilamda '' davanın kısmen kabulü ile ödenen miktar düşüldükten sonra kalan (...............) GBP (İngiliz Sterlini) üzerinden bu miktarın fiili ödeme günündeki rayiçe göre TL olarak dava tarihinden itibaren %30 yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,'' şeklinde hüküm kurulduğu, mahkemece faiz oranının belirlendiği, bu orana göre bilirkişi raporu alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken bankalardan alınan faiz oranlarına göre hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi 18.10.2022 olup, İlk Derece Mahkemesinin incelemesi sırasında dosya borcunun 04.11.2019 tarihinde ödendiği, İcra Müdürlüğünün 04.11.2019 tarihli tensip tutanağı ile takip dosyası infaz olduğundan tüm hacizlerin fekkine karar verildiğinin görüldüğü, dolayısıyla, haczin İcra Müdürlüğünce kaldırılması ile şikayetçinin elde etmek istediği gaye fiilen gerçekleştiğinden, İcra Müdürlüğünün 04.11.2019 tarihli haczin kaldırılması kararı İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden önce olduğundan, İlk Derece Mahkemesince; şikayete konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK'nın 331/1. maddesi uyarınca tarafların şikayet tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklı vekili tarafından borçlular hakkında anılan ilama dayanılarak ............. İcra Müdürlüğünün ............... E. ve ................. E. sayılı dosyaları ile dayanak ilamda alacaklılar lehine hükmedilen asıl alacak ve fer'ilerine ilişkin olmak üzere (2) ayrı takip başlatıldığının görüldüğü, kötü niyetli olmasa da, alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, hâkimin, ilgili yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu anlaşıldığından, yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece borçlunun şikâyetinin tümden kabulü ile her iki takibin de iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu ilamdaki asıl alacak, karşılıklı edimleri içermekte olup, alacaklının (ilamda davacı) takibi başlatabilmesi ve takibe devam edebilmesi için kendi edimini yerine getirmesi gerekeceği, alacaklı tarafından, edimin yerine getirildiğine dair İİK'nın 33. maddesi anlamında bir belge sunulmadığı gibi, ilama konu 56 adet trafonun iadesi yönünde icra müdürlüğüne yapılmış bir başvurunun da bulunmadığı, bu durumda alacaklının, ilamda kendisine yüklenen edimi yerine getirmeden takip başlatmasının, asıl alacağın fer’isi niteliğindeki alacaklarını talep etmesinin mümkün olmadığı- Aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulması, ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacak kalemlerinin ayrılmaması gerektiği gibi, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin esas hükmün fer’isi niteliğinde olduğundan kural olarak hükmün bölünmezliği ilkesi nedeniyle bütün olarak icrası talep edilebilecek olup hükümdeki koşula bağlı asıl alacaktan ayrı, fer’i nitelikteki alacakların takibe konu edilmesi mümkün olmadığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi tarafından borçlunun bu yöndeki şikayetinin kabulü ile takibin iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
İcra müdürlüğünün ret işleminin kaldırılmasının talep edilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince "1- Şikayetin kabulü ile: " şeklinde karar verildiği, ancak hangi icra müdürlüğünün, hangi tarihli işlemine yönelik karar verildiği ve icra müdürlüğü işleminin kaldırılıp, kaldırılmadığı açıklanmamış, hüküm muğlak bırakılmış olduğundan, Mahkemece salt " Şikayetin kabulü ile: " şeklinde hüküm kurulmasının " yargılama sonunda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde " hüküm kurulmasını emreden HMK. nın 297/2. maddesine açıkça aykırı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerektiği- Davalının harçtan muaf oluşu karşısında davacının yatırdığı tüm harçların davacıya iadesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu-
Eda hükmü içermeyen tespite ilişkin ilamların icra takibine konu edilemeyeceği- Davalı şirketin genel kurul kararlarının iptaline ve yönetim kurulu başkanına ödenen ücretin artırılmasına ve prim ödenmesine ilişkin ilamda likit bir miktarın ödenmesi yönünde eda hükmü oluşturulmadığından, ilamın kesinleşmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti kalemlerin istenebilmesi dışında icra yolu ile infazının mümkün olmadığı-
Borçlu hakkında verilmiş yabancı mahkemesi kesinleşmiş iflas kararı, Türkiye’de tanınmasına dair yerel mahkeme ilamının bölge adliye mahkemesi kararı ile ortadan kaldırıldığından henüz verilmiş bir tanıma kararının bulunmaması nedeniyle yabancı mahkeme kararı ile verilen iflas kararının Türkiye’de hüküm ifade etmeyeceği-
Takibe dayanak ilamda boşanma davası açılması sebebi ile tedbir nafakasına hükmedildiği anlaşıldığından, bu ilama dayanılarak boşanma kararının kesinleşmesine kadar tedbir nafakası talep edilebileceği-