Usulsüz tebliğ halinde borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin esas olacağı, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile kanıtlanabileceği–
Tebliğ tutanağında, adresin geçici olarak kapalı olduğu ve şirketin yetkilisinin tatile gittiği açıkça belirtildiğinden, bu durumda çalışanları veya müstahdemlerinden birisine tebligat yapılmasının da mümkün olmadığı-
Tebliğ memuru tarafından ‘muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığı, tevziat saatlerinden sonra geleceği’ tespit edilmediğinden tebligat işlemini Tebligat Kanunun 21. maddesine uygun olarak gerçekleştirmiş sayılmayacağı–
Usulsüz tebliğ halinde mahkemece ‘tebligatı öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmekle yetinileceği ayrıca tebligatın iptali’ vb. şeklinde karar verilemeyeceği–
Muhatabın ‘adreste bulunmama nedeni’ sorulmuş ise de bu husus belirlenemediği gibi, tevziat saatinden sonra ‘muhatabın o adrese gelip gelmeyeceği’ de açıklanmamış olduğundan yapılan tebligat işleminin geçerli olmayacağı–
Borçlunun işyerinde (petrol istasyonunda) ‘aynı konutta oturan amcası …… imzasına’ yapılan tebligatın, Tebligat Kanununun 17. maddesine uygun ve geçerli bir tebligat olarak kabul edilemeyeceği–
İcra müdürünün borçluya çıkarılan ödeme emri tebligatının, usulüne göre tebliğ edilmiş olup olmadığı yönünde bir takdir hakkı bulunmadığı, bu hususun 7 günlük şikayet süresi içinde borçlu tarafından icra mahkemesine başvurulması halinde mahkemece değerlendirilebileceği–