Tebligat Kanunu’nun 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi gereğince “muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği” bu maddelerde öngörülen şekilde tevsik edilmeden (belgelendirilmeden), yapılan tebligat işleminin geçerli sayılmayacağı-
Tebliğ anında şirkette yetkili olmadığı anlaşılan bir kişinin adreste bulunmadığından bahisle, orada bulunan başka bir kişiye yapılan tebligatın Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine uygun sayılmayacağı-
Usulsüz tebliğden 18.02.2009 tarihinde haberdar olunduğunun beyan edildiği, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin ise bu tarihten itibaren (7) günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı anlaşıldığından şikayetin süre yönünden reddi gerekeceği-
İcra dosyasında borçlunun belirttiği tarihten daha önce takibi öğrendiğini gösterir herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığından haricen öğrenme iddialarının da değerlendirme kapsamına alınamayacağı-
Ödeme emrinin “borçlu ile aralarında husumet bulunan kişi”ye tebliğ edilmesinin, Tebligat Kanunu’nun 39. maddesine aykırı olacağından geçerli sayılmayacağı-
İncelenen pasaport fotokopilerinde, borçlunun 28.08.2009 tarihinde çıkış yaptığı, bundan sonra 21.3.2010 tarihinde yurda giriş yaptığı görülmekle kendisinin 4.1.2010 tarihinde Türkiye'de bulunmadığının, bu durumda da 21.maddeye göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
Borçlu şirketin tebliğ tarihindeki yetkili kişileri tespit edilerek , tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Yasasının 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü’nün 18. maddesi kapsamında usulüne uygun olup olmadığı saptanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-