Borçlu adına çıkarılan ödeme emrinin noterlikçe düzenlenen vekaletnamede yazılı adresine tebliğe gönderildiği, bila tebliğ iadesi üzerine aynı adreste 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesine göre tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden, tebliğ tarihi itibariyle borçlunun notere bildirdiği adrese ödeme emrinin tebliğ edilmesinde yasaya uymayan bir yön olmadığı-
Borçlu şirketin yetkili temsilcisinin adreste bulunmadığı belirlendikten sonra sekretere yapılan tebligatın, usulüne uygun olduğu-
İcra takibine konu edilen borcun kaynaklandığı kredi sözleşmesi "adiyen" düzenlendiği için, borçlunun sözleşmede yazılı adresine gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilemediği hallerde, 7201 Sayılı Kanun'un 35/son maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı-
Tebligatın, muhatabın bilinen en son adresinde yapılacağı, bilinen en son adrese çıkarılacak tebligattan sonuç alınmaması halinde, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yeni adresinin "bilinen en son adres" olarak kabul edilerek, bu adrese yapılacak tebligatın geçerli olacağı-
Borçlunun icra takip dosyasında mevcut adresine çıkarılan kıymet takdiri raporu tebliğ edilemediğine göre icra müdürlüğünce borçlunun adres kayıt sisteminde adresinin bulunup bulunmadığı belirlenerek varsa bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine 6099 sayılı yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. Fıkra uyarınca kıymet takdiri ve satış ilanının tebliği, yok ise 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesinin 6099 sayılı yasanın 9.maddesi ile değişik 2.fıkrası uyarınca tebliğ işleminin tamamlanmasının gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 13. maddesi ile ilgili Tüzüğün 18. maddesine göre; hükmi şahıs adına tebliği alacak kişinin işyerinde bulunmama sebebinin tebligat mazbatasına yazılmamış olması nedeniyle tebligatın geçerli olduğundan söz edilemeyeceği-
Borçlunun tespit edilen adresine tebligatın gönderilmesi gerekirken belirlenen adresin üzerinin karalanması suretiyle tebligat evrakının tahrif edilmesi ve ticaret sicilindeki adrese TK.nun 35.maddesine göre tebligat yapılmasının usulsüz olduğu-
Alacaklı vekilinin vekâletnamesini takip dosyasına sunarak itiraza konu icra takibini başlattığı, borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinde davalı olarak alacaklının ve vekilinin gösterilmesine rağmen mahkemece tebligatın asile yapılarak taraf teşkilinin sağlanmaya çalışıldığı ve bu haliyle alacaklı tarafın savunma hakkının kısıtlandığı-
Takipte ipotek veren sıfatıyla taraf olan şikayetçiye satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olacağı-