11.01.2011 tarihli 6099 sayılı Tebligat Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 19.01.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış olup, aynı kanunun 18.maddesi uyarınca, somut olaya uygulanması gereken düzenlemeler bu tarihte yürürlüğe girmiş olduğundan 19.01.2011 tarihinden sonra yapılacak tebliğ işlemlerinde bu yasal düzenlemelerin uygulanmasının zorunlu olduğu; mahkemenin yasanın uygulanabilmesi için ayrıca tüzük veya yönetmelik çıkarılması gerektiğine yönelik gerekçesinin yasal bir dayanağının olmadığı-
Alacaklı tarafından genel kredi sözleşmesine dayalı olarak genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlunun takip dayanağı sözleşmede yazılı adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ evrakının, borçlunun tanınmadığı sebebi iade edildiği, alacaklının talebi ile borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan adresine, tebliğ evrakı üzerine; "mernis adresi olup Tebligat Kanunu 21.maddeye göre tebliğ yapılır" şerhi yazılmak suretiyle çıkarılan tebligatın usulüne uygun olduğu-
Borçlu vekili tarafından kıymet taktirine itiraza edildiği ve bu kararın icra takip dosyası içinde mevcut olduğu tespit edildiğinden borçlunun icra takip dosyasında vekil ile temsil edildiği anlaşılmış olmakla, satış ilanının da vekiline tebliğinin zorunlu olduğu-
Mahkemece, satış ilanının tebliğe çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10., 21.ve 35.maddeleri hükümleri doğrultusunda borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde adresin mevcut olup olmadığı belirlendikten sonra tebliğ işleminin anılan madde hükümlerine ve dolayısıyla usulüne uygun olup olmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
25.1.2012 tarihli Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1 ve 31/2. maddeleri gereği "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlarda" ilgilinin adreste bulunmama nedeninin araştırılmayacağı-
Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi, gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Adres kayıt sisteminde adresi bulunan kişilere Tebligat Kanunu'nun 35/2. maddesi uyarınca tebligat yapılmasının söz konusu olamayacağı, tebligatların yapıldığı adresin borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi olmadığı borçlu vekili tarafından açıkça ileri sürüldüğüne göre, borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulsüzlüğünün kabulü halinde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulü gerekeceği; borçlu, öğrenme tarihi bildirmemişse en geç icra mahkemesine başvuru tarihin tebliğ tarihi olarak belirlenmesi gerekeceğinden mahkemece borçlunun öğrenme tarihine göre tebliğ tarihini düzeltmekle yetinilmek gerekirken ödeme emri tebligatının iptali yönünde hüküm tesis edilemeyeceği-
Avukat adına çıkartılan tebligatın, muhatap adreste bulunmadığından şerhi verilerek, mahalle muhtarına teslim edilip 2 nolu formülün kapısına yapıştırıldığı ve komşusuna haber verildiği, ancak beyan ve imza almadan veya imzadan çekinme durumunu belirlemeden ve muhtar imza ve mührü alınarak tebliğ işlemleri tamamlanmış olduğundan yapılan satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu-
Borçlu vekili şikayetinde maddi vakıalara da dayanarak tebligatın usulsüzlüğünü öne sürdüğüne göre duruşma açılıp, ileri sürülen maddi vakıaların incelenmesinin zorunlu olduğu-