Ödeme emrinin borçlu şirkete 7201 Sayılı kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ evrakında muhtarın imzasının bulunduğu görüldüğünden tebliğ işleminin 7201 Sayılı kanunun 21. maddesine uygun olduğu-
Tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre yapıldığı tebliğ evrakında yazılı olmasına rağmen, Tüzüğün 28.maddesine göre borçlunun adreste bulunmama nedeni komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik edilerek beyanları tebliğ tutanağına işlenmediği gibi, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığına dair bir kayıtta olmadığından yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
İcra emrinin borçlu asıla tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak, tebligatın asile gönderilmediğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında ilamın kesinleşmeden infaz olunamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline ilişkin şikayetlerini de ileri sürdüğünün görüldüğü, bu durumda, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı-
Borçluya satış ilanı 19.04.2011 tarihinde T.K.'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihi itibarıyla T.K.'nun 35. maddesindeki değişiklik yürürlüktedir ve yine İcra İflas Kanunu genel bir kanun olup Tebligat Kanunu ise özel bir kanun olduğundan olayda öncelikle İİK.'nun 21 ve 127. maddeleri değil T.K.'nun 35. maddesi uygulanacağı; buna göre de borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olmadığı tespit edilmeden T.K.'nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmasının hukuken geçersiz olacağı-
Şikayet konusu tebliğ işlemi 30.07.2010 tarihinde yapıldığından 6099 sayılı yasa ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nda yapılan değişikliklerin olayda uygulanma yeri olmadığından mahkemece borçlu asilin nüfus müdürlüğündeki adresi kendisinin bildirip bildirmediğinin araştırılması kendisinin bildirdiğinin tespiti halinde, eğer numara değişiminden sonra “…” adresini bildirmiş ise bu hatasına dayanamayacağı da gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu vekilince şikayet dilekçesinde Tebligat Kanunun 11. maddesi gereğince tebligatların vekil olarak kendisine yapılmadığı yönünde ve satış ilanının satış kararına aykırı olarak mahalli gazetede ilan edildiğine ilişkin bir şikayeti bulunmadığına göre mahkemece resen gözetilemeyecek bu hususlara dayalı olarak ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Taraflar arasında menfaat çatışması olduğundan şikayetçiye yapılan 13 örnek ödeme emri tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 39 ve tüzüğün 62. maddelerine göre uygun olması gerekeceği-
Satış ilanı tebligatı mazbatalarında, "birlikte sakin aynı adreste çalışan" imzasına evrakın tebliğ edildiği yazılmış ise de, borçluların adresleri farklı olmasına ve iki farklı adreste aynı kişinin bulunmasının mümkün olmamasına rağmen aynı kişiye tebligat yapıldığı ve borçlunun işyerinde bulunup bulunmadığına dair bir açıklamanın tebligat üzerinde bulunmadığı görüldüğünden satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu-
Borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiği tarih olarak belirttiği tarihe göre icra dairesine itiraz etmemiş olmasının, tebliğ tarihinin düzeltilmesine engel teşkil etmeyeceği-
Şikayetçi ihalenin feshine konu 108 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın yeni maliki sıfatı ile bu parsele yönelik ihalenin feshini talep edebilir ise de davaya konu diğer 118 ada, 3 parsel, 8 bağımsız bölüm nolu taşınmaz hakkında yapılan ihalenin feshini talep edemeyeceği-