Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davası-
Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davası-
Bilirkişi raporları arasında borca batıklık miktarları yönünden fahiş farklılık bulunduğu gibi, mahkemece davacı şirketin oldukça yüksek oranda borçlarını ödemiş olması hususu değerlendirilmemiş, bu ödemelere rağmen borç bakiyesinin düşmeme sebebinin de tartışılmamış olduğu-
İflasın ertelenmesinin, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin mali durumunun ıslahının mümkün olması halinde o şirketin iflasının önlenmesini sağlayan bir kurum olduğu- Bu durumda, açıklanan amaç ve şirket ortaklar kurulu tarafından alınan karar sonrasında yapılan talep dikkate alınarak, mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulması gerekeceği-
Davanın, iflasın ertelenmesinin uzatılması istemine ilişkin olduğu- Mahkemenin 10.12.2019 tarihli, 2008/644 esas ve 2009/771 karar sayılı kararı ile verilen altı aylık erteleme süresinin 10.06.2010 tarihinde sona erdiği- Mahkemece verilen iflas erteleme sürelerinin kesintisiz olması gerekmektedir. Bu açıdan temyize konu kararda hüküm altına alınan altı aylık erteleme süresinin 10.06.2010 tarihinden başlatılması gerekirken bu husus gözardı edilerek erteleme süresinin hüküm tarihi olan 24.05.2011 tarihinden başlatılması doğru görülmediği-
İflasın ertelenmesi talebinin mahkemede incelenmesi (iflasın ertelenmesi talebi üzerine bu talebin kabulüne ya da reddine karar verilmeden önce mahkemece incelenerek hususlar)- iflasın ertelenmesi talebi üzerine, mahkemece talebin yetkili kişi/kişiler tarafından yetkili ve görevli mahkemede yapılıp yapılmadığının, borçlu şirketin/kooperatifin ‘borca batık olup olmadığı’nın, ‘sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı’nın –bu konuda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak- incelenmesi, fevkalede mühletten yararlanmış olup olmadığının araştırılması, iflasın ertelenmesi talebinin ilan edilerek bu talebin alacaklılara duyurulmuş olması, borçlunun malvarlığının kaydı değil rayiç değerinin saptanması, tensiple kayyım atanması, borçlunun borca batık olduğunun belirlenmesi halde ıslahının mümkün olup olmadığının –somut verilere dayanılarak üzerinde durulması gerekeceği-