SSK. hastanesinin hizmet kusuru iddiasına dayalı davada tazminata konu zararın, idarenin bir eyleminden meydana geldiği,idarenin eylemlerine karşı ise idari yargıda tam yargı davası açılması gerektiği,davalı doktorun eyleminin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre, davada husumetin kamu görevlisine değil, idareye düştüğünün kabulü ile husumetin idareye yöneltilmesi gerekeceği-
Belediye otobüs sürücüsünün trafikte seyir halinde görevini yaparken taşıdığı ruhsatsız silah ile adam öldürmesi eyleminde, belediyeye yönelik davada görevin idari yargı mercilerine ait olduğu-
İdari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak tam yargı davalarının idari yargı yerinde görüleceği-
Davalı tarafça yeni kanalizasyon ve içme suyu tesislerinin yapılmış olması, veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talep edilebileceğinin kabulü gerekeceği; ancak bu katılım payının davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınmalıdır; bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Rücu yolu ile tazminat istemine ilişkin davada davalı Karayolları Genel Müdürlüğü`nün trafik işaretlemelerini yapmaması sebebiyle sorumluluğu bulunduğu ileri sürülmüş, rücu istemi, davalı idarenin kendisine yönelik herhangi bir eylem veya işlemine dayandırılamamış olduğundan ve davalıya rücu edilmek istenilen tazminatın, davacının hukuki statüsü gözetildiğinde, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun kapsamında bir kamu alacağı olmadığı da belirgin olduğundan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olacağı-
Davalı belediye adına diğer davalı şirketin yol çalışması yaparken, davacı Kuruma ait yeraltı kablolarına zarar verdiği iddiasıyla açılan dava haksız eylemden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, bu davanın idari yargının değil, adli yargının görevi kapsamında kalacağı-
Hiçbir hukuki dayanağı olmayan, şart tasarrufa da konu olmayan hatalı ödemelerin, borçlar hukukunun sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri alınmasına karar verilmesi gerekeceği-
Vakıflar İdaresinin tek taraflı işlemi ile yine bu taşınmazı kapsamayan İdare Mahkemesi kararı dayanak alınarak şerhin konulduğu da belirgin olduğuna göre, bu kaydın sıhhatli olduğundan söz edilemez; kaldı ki, idare mahkemesi kararında bu taşınmaz yer alsa dahi, aleyhine sonuç doğuran bu karara taraf olmayan taşınmaz maliklerinin rızası alınmadan işlem tesis edilemeyeceğinden tek taraflı idare işlemi ile usulsüz konulan bu şerhin terkininin gerekeceği-
İdare müfettişlerince mahallinde bilirkişilere yaptırılan incelemede hakedişlere esas kazı klas oranlarının gerçeğe uygun bulunmadığı anlaşılmış, yeniden klas oranları saptanmış olup; böylece idarenin mahallinde incelemeyle hakedişlere esas klas oranlarının gerçeğe aykırı olduğu saptandığına ve davalı vekili de mahallinde keşif yapılmak suretiyle yeniden belirleneceğini savunduğuna göre mahallinde inceleme yapılmadan dosya üze­rinde yaptırılan bilirkişi incelemesiyle bağlı kalınarak hükme varılamayacağı-
Davalının çıkardığı yer altı suyunu kendi ihtiyacında kullanmadığı, satışını yaptığı, belediye sınırları içerisinde sanayi sularının dağıtım, denetim ve su satışının davacı idare­nin görevine girdiği, Yeraltı Suyunun Satışı, Taşınması, Tüketilmesi ve Denetlenmesi Esaslarını Belirleyen Yönetmeliğin, usulüne uygun şekilde onaylanarak yürürlüğe sokul­muş olduğu gözetildiğinde, sanayi suyu satış izin belgesi olmadan su satışı yapanların tes­piti halinde, su ve kanalizasyon idarelerinin kaçak KSUB bedeli cezası tahakkuk ettirme hak ve yetkisinin bulunduğu kuşkusuz olup yasal düzenlemelere aykırı hüküm kurulamayacağından açıklanan olgular göz önüne alınarak, dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye verilerek, davalının anılan yönetmelik doğrultusunda sorumlu tutulabileceği gerçek ceza miktarının belirlenmesi için kapsamlı ve denetimine el­verişli rapor alınmalı, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendiri­lerek karar verilmesi gerekeceği-