İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların çözüm ve görümü, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine; idarece herhangi bir hakka haksız müdahalede bulunulduğu, plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak zararın tazmini davalarının haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre çözümü ise adli yargı yerine ait olacağı- Davalı idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu proje çerçevesinde yol çalışması nedeniyle davacıya ait tarladaki ürünlerde zarar doğduğu ileri sürüldüğünden, dava hizmet kusuruna dayanmakta olup, tam yargı davası niteliğinde olduğu, böyle bir uyuşmazlığın ise idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği-
İdarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, idarenin, idare mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının gereklerine göre gecikmeksizin işlem yapmak veya eylemde bulunmak zorunda olup, bu süre hiçbir biçimde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği, İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan davacının 11.11.2004 günü Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na uzman olarak atandığı, işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada verilen yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin kararın idare tarafından uygulandığı; işlemin iptaline ilişkin kararının idareye tebliğ edildiği 15.02.2006 gününden önce, 16.01.2006 gününde, davacının bu kez Personel Genel Müdürlüğü’nde oluşturulan komisyonda 6 ay süreyle görevlendirildiği, davacının 03.03.2006 günlü dilekçeyle idareye başvurarak iptal kararının süresi içerisinde uygulanmasını talep ettiği, davalıların 14.03.2006 günü aldığı karar ile 16.01.2006 günlü görevlendirmenin sona erdirildiği ve bu kararın davacıya 23.03.2006 tarihinde tebliğ edilerek davacının geçici görevlendirmeden ayrılışının 24.03.2006 tarihinde yapıldığı ve davacının önceki görevine eylemli olarak 27.03.2006 günü başladığı uyuşmazlıkta, davacı iddiasını yürütmenin durdurulma kararının geçici olarak görevlendirme nedeniyle uygulanmasının engellenmesine ve iptal kararına rağmen yasal sürede eylemli olarak göreve başlatılmamasına dayandırmış olup, hakkında verilen yürütmenin durdurulması kararı biçimsel olarak uygulanan davacının, bunun hemen arkasından başka yerde görevlendirilerek idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararı etkisiz hale getirilmiş olduğundan ve ayrıca, iptal kararına yönelik ilk işlem 30 gün dolmadan gerçekleştirilmiş olmasına karşın, davacının yasada öngörülen 30 günlük sürede eylemli olarak göreve başlaması sağlanmamış olduğundan davalıların eylemlerinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılıp, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-
Kamu görevlisi doktorun yetkilerini kullanırken, kusuru sonucu verdiği zarardan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmaması, eylemin dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa, görev sırasında ve görevle ilgili olması ve hizmet kusuru niteliğinde bulunması karşısında doktor yerine, idarenin davalı olarak gösterilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde kiracıdan ecrimisil alınacağı- Uyuşmazlığın, idari yargı yerinde değil adli yargı yerinde çözümleneceği-
İdari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla bir takım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirmekte olduğundan, açılacak tazminat davalarının 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca, idari yargıda bakılması gerekeceği-
Ruhsatsız olarak faaliyet gösterdiği için belediye encümen kararı ile kapatılmasına karar verilen LPG istasyonunun yıkılması eylemi sırasında davacıya ait yeraltı kablolarına zarar verilmesi eyleminin mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 41. maddesinde ifadesini bulan haksız fiil niteliğinde olduğu, davanın idari yargıda değil; adli yargıda görülmesi gerekeceği-
Dava, belediyenin yol çalışmaları esnasında davacıya ait kablolara verdiği zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğundan; davanın, hizmet kusuruna dayalı tam yargı davası niteliğinde olduğu ve böyle bir uyuşmazlığın ise idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12/6.maddesine dayalı, baraj kamulaştırması nedeniyle kullanılamayan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin olup, davalı idarenin kamulaştırması sonucu oluşan baraj gölünün, başka idareler tarafından içme ve kullanım amaçlı olarak kullanılması bu durumu etkilemeyeceğinden, husumetin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na yöneltilmesi gerekeceği-