Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, dinlenen tanıklarının sözlerinin bir kısmının Medeni Kanunun 134/1.maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlarda bulunması bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlarda bulunması halinde boşanmaya karar verilemeyeceği- Boşanma halinde çocuklardan birisi ya da birilerinin babaya, diğeri veya diğerlerinin velayetinin anaya verilmesi halinde şahsi ilişki kurulurken çocukların da birbirlerini görmelerini sağlayacak şekilde süreler belirlenmesi gerekeceği- Boşanmanın fer’i hükümleri olarak Medeni Kanunun 143. maddesi uyarınca tazminat, 137, 144 ve 148. maddeleri uyarınca taktir edilen nafakadan dolayı vekalet ücreti tayin edilemeyeceği ve bu istekler sebebiyle harç alınmayacağı-
Boşanma kararı verilebilmesi için, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceğinden bu durumun aksini gösteren tanık beyanlarının olması durumunda boşanma davasının reddedilmesi gerekceği-
«Anlaşmalı boşanma» kararının verilmesinden sonra biraraya gele-rek evlilik birliğini yeniden kuran eşlerin, altı ya da üç yıl sonra ara-larının açılması halinde davacının önceki kararı tebliğ ettirmesinin iyi-niyet kuralları ile bağdaşmayacağı (verilen boşanma kararının bozulması gerekeceği)–
Taraflar arasındaki müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan boşanmaya karar verilemeyeceği-
Boşanma nedeni yapılan hakaret olayından sonra tarafların barışıp uzunca bir süre birlikte yaşamaları halinde, davacının davalı eşini affetmiş, geçen olayları hoşgörü ile karşılamış sayılacağı– Boşanma davası açılınca eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakları doğacağı; istek olmasa bile dava süresince, davaya bakan hakimin gerekli tedbirleri re'sen almak zorunda olacağı-
Türklerin kişilik hallerine ilişkin karar vermek Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde kabul edilirken, 2675 sayılı Kanunun (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'un)yürürlüğe girmesi ile bu konudaki yabancı ilamların tanınması ve tenfizine imkân tanınmış olup, boşanma kararı kişi hallerine ilişkin hallerden olup, 2675 sayılı Kanun 13. maddesi (şimdi; 5718 sayılı MÖHUK'un 14. maddesi), Türkler için yabancı mahkemelerde uygulanacak hukukun Türk Hukuku olduğunu açıklamıştır; ancak yabancı mahkemenin uygulayacağı usul hukukunun kendi hukuku yani hakimin hukuku ( Lexfori) olacağı-