Davalının sürekli olarak davacıya hakarette ve tehditte bulunduğunun, güven sarsıcı davranışlar sergilediğinin ya da davacıyı dövdüğünün anlaşılması halinde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı anlaşıldığından mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği–
Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak müessir fiilde ya da hakarette bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı ortaya çıkmış olduğundan, taraflardan birinin kusurunu, diğerinin kusurundan üstün tutmak mümkün olmayacağından, mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği–
Eşlerden birinin bağımsız ev temin etmemesi, diğer eşin ise sürekli hakaret etmesi ve diğer eşe müessir fiilde bulunduğunun sabit olması halinde, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliğin varlığı ortaya çıktığından, mahkemece boşanmaya karar verilmesi gerekeceği–
Davacı kocanın bağımsız ev temin etmekten kaçınması ve davalı karısına «dört karı alırım» şeklinde sözler sarfettiğinin, davalı karısının da kocasına hakaret ettiğinin anlaşılması halinde, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği–
Henüz 10 yaşında olan küçüğün, annesi ve babası arasında görülen boşanma davasında taraflardan birisinin lehine, diğerinin de aleyhine beyanda bulunmaya mecbur bırakılmasının, onun ruhsal yapısını olumsuz yönde etkileyeceği–
Hüküm fıkrasında protokol hükümlerine hiç yer verilmemesinin isabetsiz olacağı-
Tarafların 14 yıllık evli olup, iki çocuklarının bulunduğu, her ikisinin de birbirlerine karşı takındıkları tutum nedeniyle evlilik içinde karşılıklı saygının yitirildiği, çocukların bu ortamdan olumsuz etkilendikleri, farklı ortamlarda yetişen, farklı anlayış ve kişiliklere sahip olan tarafların evliliğin başından beri davalının ailesi ile ve onlara ait evde ikamet ettikleri, davalının kıskanç ve asabi olması, buna karşılık davacının da Avrupa’da yetişmiş, annesi Alman olan, modern yaşamayı, rahat ve spor giyinmeyi seven bir insan olması nedeniyle kişilik çatışmasına girdikleri, davalı kocanın davacı karısına hakaret edip, başkalarının yanında dövdüğü, davacı kadının da buna karşılık “hayvan, eşşek yapma” şeklinde sözler söylediği, bu nedenle birbirleriyle anlaşamadıkları davalının ekonomik durumundaki değişikliğin tek başına dava açılmasına etken olacak nitelikte bulunmadığı, tüm olaylar birlikte ele alındığında evlilik birliğinin müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek