Davacının, annesiyle geçinemediğini bildiği halde, eşini annesiyle birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı, davalının da, kocasına ve kayınvalidesine hakaret ettiği ve son olarak da kayınvalidesine fiziki şiddet uyguladığı, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu, davalının daha fazla kusurlu olduğu, boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
En az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekeceği-
Hakim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak taraflarca yapılan anlaşmayı taraflar kabul ettiği takdirde değiştirebileceği, aksi halde davanın çekişmeli boşanmaya dönüşeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadın da davacı- karşılık davalıyla aynı oranda kusurlu olup, eşit kusurlu olan taraf yararına maddi ve manevi tazminat takdir edilemeyeceği-
Davacı tanıklarının beyanlarında geçen eşine hakaret eden, birlik görevlerini yerine getirmeyen, başkasıyla ilişkisi olduğu yönünde söylenti çıkaran davalı kadın yanında, eşinin mali ihtiyaçlarını karşılamamak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı kocanın az da olsa kusurlu olduğu, tanık beyanlarını dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği-
Davalı kadının davacı eşi ve kayınvalidesine hakaret etmesine karşılık; kocanın, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı, daha sonra eşini baba evine bırakarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve eşinin hamileliği ve sağlık sorunlarıyla ilgilenmediğinden kocanın daha fazla kusurlu olduğunun anlaşıldığı, mahkemece eşit kusurlu kabul edilmesi yanlış olsa da verilen boşanma kararı sonucu itibarıyle doğru olduğundan, davalının bu yöndeki temyiz itirazının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün değiştirilmesi gerektiği- Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği (TMK.mad.174/1)- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK.mad.174/2)-
TMK.mad.166/3 gereği boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekeceği-
Kadının, eşinin ailesine soğuk davrandığı ve onlarla görüşmek istemediği, buna karşılık kocanın da birlik görevlerini yerine getirmediğinden taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğunun kabulü gerektiği-
TMK'nun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, davacı tanıklarının beyanlarının temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan,geçici önlemleri re'sen almak zorunda olduğu (TMK.mad.169) -
Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, bu halde dahi boşanma kararı için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesinin ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulmasının gerekeceği-