Davacının sadakatsiz davranış içinde olmasının davalının ona mütemadi surette saldırıda bulunma hakkı vermeyeceği, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabulü gerekeceği-
Davacı-davalı kocanın eşini ailesi ile görüştürmediği, eşine fiziksel şiddet uygulayıp baba evine bıraktığı, davalı-davacı kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kocanın tamamen kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği-
Nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Davalının kocasına küfür ettiği, " pis göçmen... sarı göçmen" şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Boşanma davalarında; tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki, maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2), yoksulluk nafakası (TMK.md.175), velayet gibi taleplerin sağlıklı olarak değerlendirilip isabetli karar verilebilmesi, bir kısım taleplerin de incelenmez hale gelmemesi için; kural olarak, boşanma konusunda birden çok dava varsa, bunların birlikte görülmesinin; hem adaletli bir karar için, hem de usul ekonomisi bakımından gerekli olduğu-
Haysiyetsiz yaşama ilişkin özel sebebin, aynı zamanda Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde yer alan genel nitelikteki boşanma sebebini de oluşturacağı, davanın, açıklanan özel sebebe (TMK. md. 163) dayalı olarak açılmış olmasının, delillerin bu sebeple boşanma kararı verilmesine yeterli olmaması durumunda, genel boşanma sebebiyle boşanma kararı verilmesine engel olmayacağı-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, bu itibarla davanın reddinin gerekeceği-
Davalı-davacı kadının kocasına hakaret ve aşağılama içeren sözler söylemesine karşılık; davacı-davalı kocanın da eşiyle aralarında gizli kalması gereken cinsel yaşamlarıyla ilgili ayrıntıları başka kişilere anlattığının, eşine fiziksel şiddet uyguladığının, hakaret ettiğinin, aşağıladığının, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun ve eşini ölümle tehdit ettiğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu olaylara göre; boşanmaya neden olan olaylarda, her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, eşine göre davacı-davalı kocanın daha fazla kusurlu kabul edilmesinin gerekeceği-
Davalının aldığı aşırı derecedeki alkollü içkinin etkisiyle, eşine hakaret ettiği ve ortak çocuğun yanında onun psikolojisini olumsuz olarak etkileyecek şekilde, eşine karşı yaralayıcı nitelikteki aletle fiziksel şiddet girişiminde bulunduğu, bu halde; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngördüğünden davacı kocanın gerçekleşen kusurlu davranışlarının, davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu halde, manevi tazminat talebinin kabulü ile uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken isteğin reddedilmesinin doğru olmayacağı-