Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının eşini basit nitelikte yaraladığının, eşine hakaret ettiğinin anlaşıldığı, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davacı-davalı kocanın da dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Tarafların anlaşarak boşanma taleplerine uygun ve bu yönde hüküm almalarına rağmen, hükmü tebliğe çıkarmayıp beş yıl altı ay sonra tebliğe çıkarılmasının açıklanan boşanma iradelerinin samimi olmadığını gösterdiği gibi, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı-
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-davalı kadının sadakatsiz davranışlar içerisine girdiği, davalı-davacı kocanın da eşine hakaret edip tehdit ettiği ve şiddet uyguladığı anlaşılmakta, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kadının davasınında kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddinin doğru olmadığı-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı ve bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olduğundan, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiş ve bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Fiili ayrılığın başlı başına boşanma nedeni olamayacağı-
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesindeki boşanma koşulları gerçekleşmiş olup, mahkemece kocanın daha ağır kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı-
Davalıda evlenme tarihinde ve halihazırda akıl hastalığı bulunmadığı ve fiil ehliyetinin tam olduğu rapor edildiğinden, nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali talebinin reddedilerek, delillerin evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası çerçevesinde değerlendirilmesi ile gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların davayı kabullerinin Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi dışında sonuç doğurmayacağı-
Davacının eşine fiziki şiddet uyguladığı sabit ise de; davalının da, bir başka erkekle cep telefonu ile mesajlaştığı, bu suretle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, telefon mesaj kayıtları ve bunu doğrulayan davacı tanıklarının beyanlarıyla gerçekleşmiş olduğundan bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı-karşı davacı kadının, boşanma davasından feragatinin sonucu olarak kocasının feragat tarihinden önce gerçekleşmiş kusurlu davranışlarına boşanma sebebi olarak dayanamayacağı-