Taraf değişikliğinin, karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabileceği- Hizmet tespiti istemine ilişkin davada, Mahkemece, kendiliğinden araştırma ilkesi uyarınca, davacı tarafın gösterdiği delillerle yetinilmeyip, davacının çalışmasının gerçekliği, işin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle, işverenlik sıfatının belirlenmesi ve bu kapsamda davacının talep konusu hizmetinin hangi işveren yada işverenler nezdinde icra edildiği tespit edilerek, gerçek işveren yada işverenler belirlendikten sonra HMK mad. 124 gereği husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi gerektiği-
Davacı şoförün, aralarında organik bağ bulunan şirketlerden davalı şirketi işvereni zannettiğinin anlaşıldığı, davacı ile davalı şirket arasında araba satışına dair belge de davacının bu yönde bir yanılgısı olduğunu ortaya koyduğu ve HMK. 124. maddesinin şartları oluştuğundan, davacının dava dilekçesinin dava dışı D. şirketine tebliğine ilişkin talebinin kabulü gerekeceği-
Çaplı taşınmaza ve kadastral yola vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkin dava dilekçesi ekinde isim benzerliği sebebiyle yanlış vekaletnamenin sunulmasının ve davacının TC kimlik numarasının yanlış yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı ve bu durumda taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile "bu kimlikteki kişinin davacı olmadığı" gerekçesi ile "davanın husumet yokluğundan reddi"ne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Husumetin dava ehliyetine haiz Diyanet İşleri Başkanlığı yerine, tüzel kişiliği bulunmayan Terme İlçe Müftülüğüne yöneltilmiş bulunması, temsilcide yanılma olup, mahkeme tarafından davacının kabul edilebilir yanılgısı nedeniyle HMK 124. maddesi çerçevesinde davasına Diyanet İşleri Başkanlığı'nı dahil etmesi, husumeti doğru kuruma yöneltmesi için davacıya mehil verilmesi; onlarında gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, ölen davalının mirasçıları araştırılarak, husumetin işveren ...'nun tüm mirasçılarına karşı yöneltilmesi gerekirken, gerekçeli kararın nüfus kayıt örneği esas alınarak alt soya tebliği ile yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
TMK'nun 713/2. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında, taraf teşkilinin yargılama sırasında yerine getirilmesi de mümkün olduğu- Davanın kayyıma karşı açılması maddi hataya dayandığından HMK 124. madde hükümleri ve TMK'nun 713/2.maddesine göre açılan davaların niteliği dikkate alınarak taraf teşkilinin usulüne uygun şekilde tamamlanması gerektiği-
Davacı vekili, bir maddi hata nedeniyle ya da yanılgı ile davaya dahil edilen şirkete dava dilekçesinde husumet yöneltmediğini ileri sürmediğinden, gerek 1086 sayılı HUMK’da gerekse 6100 sayılı HMK’da dahili davalı başlığı altında bir müessesenin düzenlenmediğinin, 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği şartlarının oluşmadığının, kaldı ki kabule göre de, davaya dahil edilmeye çalışılan şirketin usulüne uygun davaya dahil edilmediği yine yönetim kurulu üyelerine tebligat yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda, mahkemece, uyulan bozma ilamına göre, davası müracaata bırakılan davalılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden ise davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu edilen kınama duyurusu içeriği ve altına yönetim kurulu başkanı sıfatı ile imza atılmış olması gözetildiğinde, davacının tarafta yanılgıya düşmüş olması makul görülebilir nitelikte kabul edilmeli ve tarafta değişiklik talebinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı sonucuna varılması gerektiği (HMK. mad. 124)- Kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı açılan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmesi, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkatten kaçırılmaması gerektiği- Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmaması gerektiği, şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesinin kararda açıkça gösterilmesi gerektiği- Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekeceği-