Dava, adi ortaklığa karşı açılmış olup adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, adi ortaklığa karşı açılmış olan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demek olduğundan, husumet tüm ortaklara yöneltilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, mahkemece, davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi, verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerektiği-
Tarafların mirasbırakanının ev ve tarla vasıflı taşınmazını akitle dava dışı T. E.'ye satış şeklindeki temliki, onun da davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kabulü ile HMK'nın 124.maddesinin uygulama koşulları da oluşmadığından, diğer mirasçılar hakkındaki davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddine karar verilmesi gerektiği-
Usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği-
İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin birinci fıkrasında; sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuen tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerektiği- İşverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuen sorumlu olduğu- İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilebileceği-
Çekişmeli taşınmazın şirket tarafından kullanıldığı, davacının taşınmazı kullanan kişi aleyhine her zaman dava açabileceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapu iptal ve tescil istekli davaların kayıt maliki aleyhine açılması gerekeceği-
Temsilde yanılma hallerinde davanın husumetten red edilmeyeceği, gerçek hasma yöneltileceği, gerçek hasmın vekili duruşmaya gelmişse davanın onun aleyhine açıldığının kabulü gerekeceği, her ne kadar dava baş hekimlik adına açılmış ise de davayı Kamu Hastaneleri Kurumu vekili tarafından cevap verilip davada bu vekil tarafından takip edildiğinden temsilcilikte yanılma kamu hastaneleri vekilinin duruşmaya girmesi ile giderildiğinden işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Kadastro tespit tutanağına itiraz davasının Hazineye ve lehlerine zilyetlik şerhi verilenlere yöneltilmesi gerekirken, Kadastro müdürlüğüne yöneltildiği, bu temsilcide yanılma halinin mahkemece re'sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yöneltilebilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerektiği-
Taşınmazı ipotekle yükümlü olarak alan kişinin takibe dahil edilmesi için ayrıca bir takip yaptıktan sonra takip dosyalarının birleştirilmesine gerek bulunmadığı-