İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipler, borçlunun iflası ile durmaz ve düşmez(İİK.m.194/1). Bu nedenle davanın itirazın iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davacı yana davalılardan şirket aleyhine takip yapılmış olması karşısında adı geçen şirketin itirazı olmadığından bahisle hakkında red kararı vermek gerekirken, hatalı gerekçe ile karar verilmesi ve adı geçenin yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile sorumlu tutulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı borçlu, aleyhinde A.ağa İcra Müdürlüğü’nde yapılan takibe karşı borca itirazla birlikte, icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek, “yetkili icra dairesinin davalının muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi olduğunu” bildirmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisiz olduğundan bahisle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bilirkişi raporunda ve davalının itirazı üzerine alınan ek bilirkişi kurulu raporunda satışın yabancı para üzerinden yapıldığı ve bu nedenle davacının fiili ödeme tarihine göre kur farkından 76.727.220 Dolar alacaklı olduğu, BK.'nin 83. maddesi gereğince yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının talep edilebileceği, davalının aynı ilişkiden doğan bir kısım kur farkını ödediği ve dava konusu kur farkı faturalarını da kabul ederek ticari defterlerine kaydettiği, açıklanan yönler gözetilerek davacının kur farkından oluşan alacağının tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Kiralanan kule vincin kiracı elinde iken haczedilip 3. bir kişiye yediemin sıfatı ile teslim edildiği, kiralayanın BK.’nun 249. madde ile öngörülen yükümlülüğünü haciz tarihinden itibaren yerine getirmemiş olduğu ve kiracının o tarihten sonra kiralanan üzerinde tasarruf yetkisinin kalmadığı gözetilerek haciz tarihinden sonraki dönem için kira bedelinin istenemeyeceği-
Asıl borçlu ile beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine ihbar yapılmadıkça borcun muaccel hale gelmeyeceği Muaccel hale gelmemiş bir borç için de icra takibi yapılamayacağı ve bu hususun, takip koşulu olduğu- İİK. mad. 149/b uyarınca alacağın muaccel olması gerektiği- Akit tablosunun incelenmesinde, "mevcut açık hesap, kambiyo senetleri ve sair belgelere müstenit borçlardan herhangi birisinin vadesinde ödenmemesi, borçlunun acze veya iflas haline düşmesi durumunda, herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın tüm borçlarının muaccel hale geleceği" davacıya karşı taahhüt edilmiş olup, bu hüküm ile anılan takip koşulunu tarafların aralarında uygulamayacaklarının kararlaştırmış olduklarının kabulü gerektiği-
İlamsız icra takibinde gönderilen ödeme emrine karşı, borçlu vermiş olduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte, dayanak belgedeki imzaya ve borcun esasına da itiraz etmiş, bu itirazdan sonra açılan itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine de itiraz etmesi durumunda, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın sonuçlandırılarak oluşacak duruma göre, diğer talepler konusunda karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; takip ve davanın doğru yerde açılmış, davacının davalıdan alacaklı olduğu fakat taraflar arasında vade farkına ilişkin bir anlaşmanın bulunmadığı, bu nedenle davacının talebinin haksız olduğu ve davalının takip tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı yan yararına %20 oranında tazminata karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasında ki ’itirazın iptali’ davasında; davalı yan, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi inkâr etmemesine rağmen, yetki itirazı ile birlikte, borçlu olmadıklarını ileri sürmekte ve mahkemece bu yetki itirazı kabul görmüşse de, yetki kamu düzenine ilişkin olmayıp, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı ve davanın para alacağının tahsili istemine ilişkin olmakla, davacı muamele merkezinin bulunduğu yerde dava açabileceğinden, mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesinin mümkün olduğu ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmünün olmadığı; borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı-
Takip dayanağı banka dekontları, alacaklının, borçlu şirketin kredisi sözleşmesinin kefili olarak muhtelif tarihlerdeki ödemelerine ilişkindir. Takibin, alacaklının kefil olarak ödemek zorunda olduğu bu ödemeleri borçlu şirketten geri alma amacı ile yapıldığı ve banka dekontlarının, İİK. nun 68/1 maddesinde yazılı borç ikrarını havi belgelerden sayılmayacağı-