Yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan delillerin, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı, sunulmuş olsalar bile bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağı; bu kuralın istisnasının, dayanılıp sunulan delilin, o davaya konu borcun sönmüş bulunduğunu ortaya koyan örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname ve benzeri nitelikte bir belge olduğu-
Borçlar Kanununun 53. maddesine göre hukuk hakiminin, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla bağlı olmasa da sabit olan maddi olgularla bağlı olduğu, ceza davasının sonucunun eldeki davayı etkileyecek nitelikte ise mahkemece ceza davasının sonucunun bekleneceği-
Davacı alacağını 6183 sayılı Yasa uyarınca veya genel haciz yoluyla takip edebilir. 6183 sayılı Yasa uyarınca takip edilebilir olması, bir alacağın genel haciz yolu ile takibine engel teşkil etmez. O halde mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olduğundan, ihtar tarihinden itibaren asıl alacağın, yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davalı takibe karşı borca itirazla birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Bu durumda İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itiraz incelenerek, icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılırsa, “yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı” gerekçesiyle davanın reddi, icra dairesinin yetkili olması halinde mahkemenin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Kaçak su kullanılması nedeni ile yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davaya konu olan tazminat alacağı 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasasının geçici 3. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanununun geçici 5. maddesi uyarınca kurulan uzlaşma komisyonu tarafından yeniden yapılandırıldığı ve mahkemece hüküm kurulmasından sonra uzlaşma komisyonu kararının 9.6.2006 günü Bakanlar Kurulunca onaylandığı dosya içeriğinden anlaşıldığından, davanın konusuz kalacağı gözetilerek yeniden karar verilmesi gerekeceği-
Kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin içeriği, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılacağı-
Alacak miktarının takip veya dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilen icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. İtirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde, alacaklının ödenen kısım yönünden dava açmakta hukuki yararı olmayacağından, ödenen miktar göz önüne alınmaksızın bu kısım için de icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında “yetkili icra dairesinde takip yapılması” dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-