Mahkemece, davacının, davalı aleyhine ilamsız takip yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya 08.06.2010 tarihinde tebliğ edildiği, yasal itiraz süresinin geçtiği, dosyanın derdest olduğu, bu durumda takip durmadığından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın Iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından “davanın reddi” gerekeceği-
Yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul kısmen reddedildiği, ancak mahkemece yapılan harç hesabı ile kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ret miktarı üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanması gereken vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kararın bozulması gerekeceği-
Davalılar vekili, “dava konusu borcun ipoteklerle temin edildiğini ve davacı bankaca ipotekli takipler yapıldığını” ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, ipotekli takip dosyaları celbedilerek asıl borçlu olan davalı şirket yönünden İİK. nun 45 maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı hususu üzerinde tartışma ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemece “davanın kabulüne” dair verilen kararın bozulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki birleşen itirazın iptali davası-
Davacı dava dilekçesinde icra takibini başlattığı gün sonrasında iki parça halinde para ödendiğini belirtmiştir. Buna göre yapılan ödemenin yukarıdaki ilkeler ışığında mahsubunun yapılması ve hükümde takibin devamına karar verilen kısmın hangi alacak kalemlerinden hangi miktarda oluştuğunun açıkça belirtilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-