Bir uyuşmazlıkta vakıaları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen vakıaların hukuki nitelendirmesini yapmak hâkime aittir. Davacı, dava dilekçesinde delil olarak takip konusu olan zamanaşımına uğramış bonoları ve tanık beyanlarını göstermiştir. Zamanaşımına uğrayan bono temel ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, bu belgeye dayanan alacaklı arada temel ilişki bulunması halinde iddiasını tanık dâhil her türlü delille ispatlayabilir. Mahkemece davacıdan delileri sorulup toplanan delillere göre bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava bir miktar para alacağına ilişkindir. Davalı borçlu tarafından icra takibine yetki ve borç bakımından itiraz edilmiş ise de, yargılama aşamasında davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde, taraflar arasında bazı ticari alışverişlerin gerçekleştiği, alınan malların karşılığı olan borcun ifa edildiği, borç ilişkisinin sona erdiği belirtilerek akdi ilişki inkâr edilmemiş, tam tersine akdi ilişki kabul edilmiştir. Hal böyle olunca, BK.’ nun 73. HMK’ nun(HUMK’ nun) 10. ve İİK.’nun 50. maddeleri uyarınca alacaklı davacının ikametgâhındaki icra dairesinin de yetkili olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, davaya konu sözleşmede kefalet limiti gösterilmediğinden davalıların BK.’ nun 484. maddesine göre kefil olarak sorumlu tutulamayacakları, 5464. sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ nun 24/5 maddesinde Kredi Kartı sözleşmesindeki kefaletin adi kefalet hükümlerine tabi olduğunun belirtildiği, asıl borçluya başvurulup, borcun tahsili için tüm yollar tüketilmeden kefilden borcun ifasının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davaları-
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde; davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, BK’nun 73. maddesi uyarınca davacı alacaklının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin ve mahkemesinin yetkili olduğu, fatura ile sevk irsaliyesinin aynı tarihte düzenlendiği, faturalardaki imzanın davalıya, sevk irsaliyesindeki imzanın da davalının ağabeyine ait olduğunun sabit olduğu, hal böyle olunca; davalının “taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, ilişkinin davacı ile dava dışı kişi arasında kurulduğu” yolundaki savunmaya itibar edilmeyeceği, “alacağın davacı defter ve kayıtları ile sabit olduğu, takipten önce davalının temerrüde düşürülmediği” gerekçeleri ile davanın kısmen kabulünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Talebi aşacak şekilde hüküm kurulmasının HMK’ nun 26 maddesine aykırı olacağından verilen kararın bozulması gerekeceği-
Mahkemece “toplanan deliler ve dosya kapsamına göre; 3167 sayılı yasanın 10. maddesinin uygulanabilmesi için çeklerin karşılığının bulunmaması ve arkasının karşılıksız olarak yazılması ve herhangi bir ödemeden men talimatının olmaması gerektiği, çeklerin muhatap banka şubesine değil takas odası aracılığıyla ibraz edilmiş çekler olduğu, 3167 sayılı yasanın 6. maddesi gereğince takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için 10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamayacağı, ayrıca karşılıksız kaşesi taşımayan çeklerden dolayı davalı bankanın garanti tutarlarını ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket eden davalının, borcun ifası istendiğinde “ehliyetsizliği”ni ileri sürerek ifadan kaçınamayacağı-
BK.’ nun 182. maddesine göre alım satım akdi kural olarak peşin olup, çek bir borcun tasfiyesi için verildiğinden malın teslim alındığının kabulü gerekir. Bu durumda, mal bedeli için ve ödenmeyen çekin avans olarak verildiğinin ispatı davalı yana aittir. Mahkemece, bu yön gözetilmeden ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-