Karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120. maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de resen uygulanacağı kabul edilerek, faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranının, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun ’a göre belirlenmesi gerektiği gözetilerek, yeni yasaya göre yeni bilirkişi raporu alınarak hüküm kurulması için hükmün bozulması gerekeceği-
Taraflar arasında konsinye satış sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşme çerçevesinde davacı alacaklının, davalı borçludan icra takibi yoluyla talep edebileceği alacak miktarının tespiti için takip tarihi itibariyle davalı tarafından üçüncü kişilere satışı fiilen gerçekleşen ürünlerin tespiti ve bu miktar için davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerekeceği- Satış için bırakma sözleşmesinin niteliği ve taraflar arasındaki sözleşme uyarınca fiilen satışı gerçekleşmeyen ürünlerin iade edileceği, üçüncü kişiye satışın gerçekleşmesi halinde davacıya karşı bedel ödeme borcunun doğacağı-
İtirazın iptali davasında; İİK 67/2'deki %40 ibaresi, 02.07.2012 tarihinde ve 6352 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile %20 şeklinde değiştirildiğinden, ancak 6352 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği -05.07.2012 tarihinden sonra- yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatının asgari %20 olarak uygulanacağı, bu tarihten önce yapılan takipler üzerine açılan itirazın iptali davalarında ise %40 olan tazminat oranının uygulanması gerekeceği - 6352 s. Kanunun geçici 10. maddesinde yer alan 'takip işlemleri' ibaresinden takip talebinin anlaşılması gerekeceği- (NOT: Yargıtay 6. HD., 13. HD., 15. HD., 19. HD. ve 23. HD. bu görüşte olmasına rağmen, Yargıtay 7. HD. ise aksi görüşte olup "inkar tazminatını %20'ye indiren hükmün yayımlandığı tarihten itibaren derhal uygulanması gerektiği" görüşündedir. 18. HD.'nin görüşü ise tam olarak anlaşılamamıştır. )
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekeceği; dolayısıyla takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararının olmadığının kabulünün gerekeceği-
Davacının çekin zayii nedeniyle iptal kararına dayanarak keşideciye gidebileceği gibi davalıyla arasındaki temel ilişki nedeniyle cari hesaptan kaynaklandığını ileri sürdüğü alacağını davalıdan da talep edebileceği-
Bozma ilamına uyularak "davalı kooperatif üyesinin 19.08.2006 tarihli genel kurul toplantısında A tipi ödeme planını seçmiş olmasına göre sorumluluğunun 31.500,00 TL ödeme ile sınırlı olduğu, bu miktarı geç ödemekten kaynaklanan gecikme faizi borcunun ise 9.450,00 TL olduğu, icra takip talebindeki bu kalem için 7.875,00 TL talep edildiği" gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın 7.875,00 TL için iptali ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin isabetli olduğu-
İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK. mad. 8 uyarınca mamelek hukukundan doğan ve değer veya miktarı 7.780,00 TL'yi geçmeyen davalarda sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu- Kooperatif aidat alacağına ilişkin itirazın iptali davasında, koopoeratif ortaklığının sona ermesi nedeniyle de aidat borcundan sorumlu olmayacağını savunulduğundan, çekişmeli olan üyelik nedeniyle davalının hukuki durumun belirlenmesine de yönelik olan bu davanın, sadece malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceği ve görev hususunun parasal değerlere göre belirlenmesinin mümkün olmadığı- Kooperatif ve ortağı arasındaki ortaklık ilişkisinden doğan davalar 1163 sayılı Kanun'un 99. maddesi uyarınca ticari dava olsa bile, dava tarihinde yürürlükte olan kanuni düzenlemelere göre asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin işbölümü niteliğinde olduğu-
Kooperatif genel kurulunca davalılar hakkında sorumluluk davası açılması ya da takip yapılması yönünde karar alındığına ilişkin bilgi bulunmadığı gibi, davacı vekiline kooperatif yöneticilerinin verdiği vekaletname ile takibin yapıldığı ve davanın açıldığı anlaşıldığından, mahkemece, davacı tarafa, HMK. mad. 52, 53 ve 54 uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ve takip yapılmasına ya da açılan bu davaya ve başlatılan takibe muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazı için önel verilmesi ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile vekaletname vermesine ya da asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması, verilen süre içerisinde bu koşullar yerine getirilmez ise davanın reddedilmesi gerektiği-