Hesabın kesinleşmesinden sonra, banka tarafından «kaynak kullanım destekleme fonu», «komisyon» ve «sigorta ücreti» adı altında herhangi bir alacak talebinde bulunulamayacağı–
İsbat yükü kendisine düşmediği halde, isbatın kendisine ait olduğunu sanarak karşı tarafa yemin teklifinde bulunanın bu teklifinin bağlayıcı bir sonuç doğurmayacağı- (İsbat yükü kendisine düşmeyen tarafa verdirilen yeminin hukuki sonuç doğurmayacağı)–
İtiraz dilekçesinin vekil tarafından verilmiş olmasının, vekilin ayrıca duruşmalara katılmaması ve mahkemeye herhangi bir dilekçe -dava/cevap dilekçesi gibi- sunmamış olması halinde, lehine vekalet ücreti hükmedilmesini gerektirmeyeceği–
Kredi borcunun ödenmesi için banka tarafından borçluya çekilen ihtarla tanınmış olan süre sonunda temerrüdün oluşacağı–
İtirazın iptali davalarında, dava aşamasında yapılan ödemelerin de gözetilerek hüküm kurulması gerekeceği (ancak «inkâr tazminatı» ve «vekalet ücreti» yönünden, davanın açıldığı tarihin dikkate alınacağı)–
İtirazın iptali davalarında, -asıl alacak + işlemiş faizlerden oluşan- icra takip miktarı ile hüküm altına alınan inkâr tazminatının toplamı üzerinden (nisbi) avukatlık ücreti takdiri gerekeceği–
Borçlunun, kredi borcunun teminatı olarak verdiği taşınmazı satması halinde, satın alan üçüncü kişi yönünden muacceliyet ihbarına ilişkin MK. 887 hükmünün uygulanmayacağı–
İcra mahkemesinin vermiş olduğu «görevsizlik kararı»ndan sonra alacaklının -İİK 67’de öngörülen bir yıllık süre içinde- mahkemede «itirazın iptali davası» açabileceği-
Dava dilekçesinde hem «alacak» hem de «itirazın iptali» istenmiş olması halinde, mahkemece, davacıya açtığı davanın «alacak davası» mı «itirazın iptali davası» mı olduğu hususunun açıklattırılması gerekeceği, her iki istek hakkında yani «hem alacağın tahsiline, hem de itirazın iptaline» karar verilemeyeceği–
İİK. 68’de öngörülen belgelere sahip olan alacaklının dilerse (tetkik merciine) başvurup «itirazın kaldırılması» isteminde bulunabileceği, dilerse mahkemece «itirazın iptali» davası açabileceği–