Şikayetçi borçlunun alacaklı banka tarafından takip talebinde bildirilen ve ödeme emri tebliğ edilen ......................... adresine gönderilen icra emrinin "muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrıldığı (İstanbul) komşu ............. tarafından sözlü beyan edilmiş, Muhatabın yeni adresi belirlenememiş olup, tebligat ............. mahalle muhtarlığı onayı ile iade edilmiştir." şerhi ile 15.11.2021 tarihinde bilâ tebliğ iade edilmesi üzerine bu kez mernis adresi olan aynı adrese 06.12.2021 tarihinde TK’nın 21/2. maddesine göre icra emrinin tebliğ edildiği, 29.12.2021 tarihinde kıymet takdir raporunun, 07.03.2022 tarihinde de satış ilanı tebligatının borçlunun aynı mernis adresine TK’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca çıkartılan tebligatlarda tebligat zarfları üzerinde ''mernis adresidir '' ibaresi ile birlikte tebliğ işleminin TK'nın 21/2. maddesine göre yapılacağına dair tebligatı çıkaran mercii tarafından Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verildiği, dolayısıyla, tebliğ memurunca, şikayetçi borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin TK'nın 21/2. maddesine göre usulüne uygun olarak yapıldığının görüldüğü, bunun yanında, icra emri TK'nın 21/2 maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden daha sonra yapılmış olan satış ilanı tebliğ işlemi yönünden TK'nın 21/2 maddesindeki tebliğ koşulları oluştuğundan, bu maddeye göre tebligat yapılmadan önce bilinen adrese TK'nın öngördüğü diğer usullerde tebligat gönderilmesinin ve beklenmesinin gerekli olmadığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince satış ilanı tebligatının usulüne uygun olarak şikayet edene tebliğ edildiği buna bağlı 18.04.2022 tarihli ihale için şikayet edenin yasal yedi günlük süre içinde ihalenin feshi şikayetinde bulunmadığı, 09.06.2022 tarihinde yapılan ihalenin feshi şikayetinin süresinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
12. HD. 05.10.2023 T. E: 1136, K: 5735
İpotek alacaklısı olan şikâyetçiye satış ilanının tebliğ edilmemesi ihaleye katılıp pey sürme olanağı ile ihaleye talebi ve talibi arttırıcı yönde çalışmasını engellediğinden ihalenin feshi sebebi teşkil etmekte olduğu, her ne kadar taşınmazlar muhammen bedelin üzerinde bir bedelle satılmış ise de, somut olay ile hukuki yarara ilişkin hükmün taşınmazın gerçek değeri ile satılmasını sağlamaya yönelik olarak ihdas edildiği ve bu anlamda eldeki talep bakımından şikâyetçinin hukuki yararının bulunduğu dikkate alındığında ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirkete ait elektronik tebligat adresi bulunmaması halinde, tebliğ işleminin Teb. K. m. 35'de belirlenen esaslara uygun olarak yapılması gerekeceği- Şikâyetçi borçlunun ticaret siciline kayıtlı adresinde yer alan "...Sk." ibaresi yazılmadan yapılan tebligatın Teb. K. m. 35'e uygun olmadığı- Borçlunun ihaleden daha önceden haberdar olduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi de bulunmadığından ihalenin feshi istemine ilişkin şikâyetin süresinde olduğunun kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği- "Yapılan tebliğin usulüne uygun olduğu" ve "özel hukuk tüzel kişisi olan borçlu şirkete tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunluğu olduğu, satış ilanına ilişkin tebligatın elektronik yolla yapılmadığından usule uygun olmadığı" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Şikayete konu satış ilanı tebliğ mazbatasında her ne kadar posta memurunun tebligatın yapılmasına ilişkin şerhinin altında bir tarih yazılı değil ise de; tebligatın üzerindeki kaşelerde tarihin yer aldığı ve yine dosyada mevcut PTT bilgilerine göre kaşedeki tarihe uygun olarak tebligatın tesliminin yapıldığı görülmekle satış ilanı tebligatının bu yönden usulsüz sayılması aşırı şekilcilik olup bu sebebe dayalı olarak ihalenin feshi yerinde olmadığından sair istinaf sebepleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
İcra emrinin muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin aynı konutta oturan eşine tebliğ edilmesinin TK.'nin 16. maddesine göre usulsüz olduğu; kıymet takdiri tebligatının muhatabın adreste bulunmama sebebi, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı tespit ve tevsik edilmediği, haber bırakılan komşu isminin yazılmadığı tebligatın TK.'nin 21. maddesine göre usulsüz olduğu, tebliğ edilen satış ilanı tebligat mazbatasının incelenmesinde; anılan bu tebligatın TK.'nin 21. maddesine mi yoksa TK.'nin 16. maddesine göre mi tebliğ edilmeye çalışıldığı anlaşılamamış ise de; TK.'nin 21. maddesi açısından değerlendirildiğinde tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, Yönetmeliğin 35. maddesi gereğince tespit ve tevsik etmediği, haber bırakılan annenin komşu olarak mı haber bırakıldığının anlaşılamadığı, bu nedenle usulsüz olduğu, TK.'nin 16. maddesi yönünden incelendiğinde ise tebligatın altına annenin birlikte ikamet edip etmediğinin ve imzadan imtina edip etmediğinin yazılmaması nedeniyle bu tebligatın da usulsüz olduğu, TK'nin 21/2. maddesine göre yapılan satış ilanı tebligatının değerlendirilmesinde de; öncelikle şikayetçinin bilinen en son adresine usulüne uygun tebligat çıkarılması zorunlu olup, TK.'nin öngördüğü usullerde tebligat yapılmadığından, aynı Kanun'un 10. maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemeyeceği, bu durumda TK.'nin 21/2. maddesine göre yapılan satış ilanına ilişkin tebligatın da usulsüz olduğu, İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, bu kapsamda mahkemece ihalenin feshine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya, alacaklıya ve tapu kaydındaki ilgililere (vasiye) tebliğ edilmesi gerekeceği- Satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Anılan madde uyarınca satış ilanının vasiye tebliği zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu- Tebligatın, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu- Tebligat Kanunu m. 39'un konuluş nedeninin, tebliğ muhatabı ile tebliği onun adına kabule yetkili olan kimsenin arasında husumet varsa, bu kimselerin aldığı tebliğ evrakını tebligat muhatabına vermeyecekleri endişesi olduğu- Bu nedenle bu maddeye aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
İflas idare memurlarına satış ilanının ayrı ayrı tebliğ edilmiş olmasına göre her ne kadar müflis ...'nun ihalenin feshi davası açmakta aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilse dahi satış ilanının usulüne uygun olarak iflas idare memurlarına yapıldığı, dolayısıyla satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin yerinde olmadığını, ihaleye fesat karıştırıldığı iddialarına ilişkin somut hiçbir delile, tanık beyanına dayanılmadığını, dolayısıyla kamu düzenine ilişkin incelenen bu hususların dışında diğer şikayet sebeplerinin kamu düzeninden olmadığından ihalenin feshi talebinin reddi gerekeceği-
Zarar unsuru oluşmadığında satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmasının da ihalenin feshi nedeni olmadığı- Borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesinde ve işin esasına girilmemesi nedeniyle şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı-
Şikayetçi borçlu hakkında başlatılan icra takibinde satış ilanının "aynı konutta birlikte oturan eşi ............. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile ............... tarihinde tebliğ edildiği, TK'nın 16. maddesi uyarınca tebliğ anında borçlunun adresinde bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiği-