Şikayete konu satış ilanı tebliğ mazbatasında her ne kadar posta memurunun tebligatın yapılmasına ilişkin şerhinin altında bir tarih yazılı değil ise de; tebligatın üzerindeki kaşelerde tarihin yer aldığı ve yine dosyada mevcut PTT bilgilerine göre kaşedeki tarihe uygun olarak tebligatın tesliminin yapıldığı görülmekle satış ilanı tebligatının bu yönden usulsüz sayılması aşırı şekilcilik olup bu sebebe dayalı olarak ihalenin feshi yerinde olmadığından sair istinaf sebepleri incelenerek sonucuna göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
İİK.'nin 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya, alacaklıya ve tapu kaydındaki ilgililere (vasiye) tebliğ edilmesi gerekeceği- Satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Anılan madde uyarınca satış ilanının vasiye tebliği zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu- Tebligatın, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlı olduğu- Tebligat Kanunu m. 39'un konuluş nedeninin, tebliğ muhatabı ile tebliği onun adına kabule yetkili olan kimsenin arasında husumet varsa, bu kimselerin aldığı tebliğ evrakını tebligat muhatabına vermeyecekleri endişesi olduğu- Bu nedenle bu maddeye aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Şikayetçi borçlu hakkında başlatılan icra takibinde satış ilanının "aynı konutta birlikte oturan eşi ............. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile ............... tarihinde tebliğ edildiği, TK'nın 16. maddesi uyarınca tebliğ anında borçlunun adresinde bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiği-
Zarar unsuru oluşmadığında satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmasının da ihalenin feshi nedeni olmadığı- Borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesinde ve işin esasına girilmemesi nedeniyle şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı-
Şikayete konu satış ilanı tebligatının incelenmesinde; tebligatın "Dağıtım saatinde iş yeri yetkilisi hazır bulunmadığından aynı iş yerinde daimi işçisi olduğunu beyan eden ........... imzasına tebliğ yapıldı" şeklinde yapıldığı, buna göre kendisine tebligat yapılan işçinin ya tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcilerinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı yöntemince araştırılarak tebliğ alan daimi işçinin bu kişilerden olup olmadığı hususunda da tebligat mazbatasında bir açıklamaya yer verilmediğinden davacı şirkete yapılan satış ilanının tebliğinin usulüne uygun olmadığı-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması ve şikayet edenin taşınmazın belirlenen değerine karşı süresinde bir itirazının bulunmamış olması, fesat iddiasının ileri sürülmemesi karşısında ihalenin feshi isteminin reddi gerektiği-
Ayrıca ve açıkça satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu belirtilmediğinden, bu hususun mahkemece fesih sebebi olarak değerlendirilemeyeceği yine, satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü iddia edilmediğinden, bilirkişi raporlarının da usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı, zira satış ilanı tebliğinden itibaren yasal sürede bilirkişi raporlarına ilişkin olarak şikayet hakkı kullanılmadığı görülmüş olup, satış ilanının davacılara tebliğ edilmiş olduğunun görüldüğü,, bu tebliğlerin usulsüzlüğü şikayet konusu edilmediğinden, satış ilanının tebliği üzerine 7 günlük yasal süre içinde satışa hazırlık işlemlerinden olan satış şartnamesinin usulüne uygun olarak hazırlanmadığı, gerekli ilanların usulüne uygun olarak yapılmadığı hususlarında şikayet yoluna başvurulmadığının anlaşıldığı, davacıların aynı nedenlerle ihalenin feshini isteyemeyeceği- İİK'nın 134/5. maddesi uyarınca dosya kapsamı, ileri sürülen fesih nedenleri ve Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi dikkate alınarak, ihale bedelinin takdiren % 5'i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Şikayet tarihinde ve halen borçlunun vesayet altında bulunmadığı, şikayet dilekçesinde kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz olduğu belirtilmiş ise de; taşınmazın belirlenen kıymet takdirine ilişkin, yani taşınmazın değerine etki edebilecek itirazların ileri sürülmediğini, her ne kadar satış ilanının usulsüz tebliği İİK’nun 127. maddesi gereğince tek başına ihalenin feshi nedeni ise de; satış bedelinin muhammen bedelin üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmadığından borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
İhale bedelinin muhammen bedelin %50'sinin ve satış giderlerini karşıladığı muhammen bedelin altında satılmasının kanunu düzenleme ve teklif gereği olduğu yerel gazetede ilan edilmesi hususu hazırlık işlemi olduğu nedenle şikayete konu olup bu konuda şikayet hakkının kullanılmadığı, mahkemece bitişik berbere sorulup, 21/1 gereği tebligatın muhtara bırakılması işlemlerinin usule uygun olduğu kabul edilmiş ise de TK'nın 21/1 maddesi gereğince muhatabın adreste olmaması halinde en yakın komşusuna araştırılıp imzası veya imtinası bu hususun tevsik edilmesi ve 2 nolu ihbar kağıdı kapıya yapıştırıldıktan sonra tebligatın muhtara verildiği haber verilmesi için de yine en yakın komşunun imzası ve imtinasının şerh edilmesi gerektiği ancak davacıya yapılan satış ilanı tebligatının incelenmesinde tebligat kanunun 21/1 maddesi gereğine çarşıda olduğu nedenle berbere sorulduğu ve en son haber verilen komşunun da bitişik berber olduğu, berberin isim ve soy isminin belirlenmediği gibi belirleme sonrası imza ve imtinasının da olmadığı bu hususun kanunun 21/1 düzenlemesine aykırı ve usulsüz olduğu satış ilanın borçluya tebliğ edilmemesinin tek başına ihalenin feshi nedeni olup, bu hale göre davanın kabulü ile dava konusu ihalelerin feshi gerekeceği-
Muhammen değerinin altında bir bedele satılan taşınmaz yönünden ilan tebligatına ilişkin iddianın değerlendirilmesi gerektiği- Borçlunun tebligata ilişkin olarak tebliği alan kişiyle birlikte yaşamadığı ya da o adreste oturmadığı gibi iddialarının bulunmadığından, tebliğ işleminin şeklen TK'nın 16. maddesine uygun olduğu-