Murisin mirasının reddetmiş olan mirasçının muristen önce ölmüş gibi değerlendirileceği ve miras payının eşi ve çocuklarına geçmiş olacağı-
Daha önce veraset ilamının verilmiş olmasının yeni bir veraset ilamı istenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Nüfus kaydında ve vasiyetname belgesinde murisin adının farklı bir ad olarak yazılı olduğu, vasiyetnamedeki vasiyet eden kişi ile nüfus kaydı bulunan kişinin aynı şahıslar olup olmadığının tespiti amacı ile İsrail adli makamlarına yazı yazılarak ve davacının bu konuda göstereceği tüm deliller toplanarak bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
En yakın mirasçıların mirası reddetmesi durumunda mahkemece terekenin 4721 sayılı TMK’nın 612. maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verileceği; tasfiye sonunda arta kalan değerler mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği; mirasın murisin anne ve babasına geçmeyeceği-
Mirasın, murisin ölümüyle açılacağı, muris M. S.'nın ölüm tarihinde eşi Ş. S. hayatta olduğundan mirasın dörtte biri sağ kalan eşi Ş. S.'ya, mirasın kalan dörtte üçü ise murisin çocuklarına eşit olarak paylaştırılması gerektiği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davada, tanıma veya tenfiz talebi olmadığı, mirasçılık belgesi verilmesi davasında taşınmazlar bakımından Türk Kanunları uygulanacağından davacıların ve murislerinin vatandaşı olduğu Arnavutluk Devleti ile hukuki veya fiili mütekabiliyet şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiği, Arnavutluk Devleti tarafından düzenlenmiş mirasçılık belgesinin ve nüfus kayıtlarının usulüne uygun olup olmadığı tespit edilmesi, belgelerde eksiklik varsa tamamlattırılması gerektiği-
Davacılar vekilinin, dava konusu Vakfın evladı ve galleye müstahak evlatları olduklarının payları ile birlikte tespit ve tescili isteği ile dava açtığı, eldeki bu davada da davacı, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine kök murisin kurmuş olduğu Vakıftan yararlanmak için vakfın kurucusunun mirasçıları olduklarını payları ile birlikte gösteren mirasçılık belgesinin verilmesini istemiş olup davalar arasında HMK. mad. 166 gereğince bağlantı bulunduğundan, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan derdest dava ile birleştirilmesi ve her iki davanın birlikte sonuca bağlanması gerektiği-
Mirasçı, yasal mirasçı olduğunu, murisiyle arasında irs ilişkisi bulunduğunu ve murisin öldüğünü kanıtlamak zorunda olup, murisin diğer mirasçılarının mirasçılığını kanıtlamak zorunda olmadığı-
Dava tarihinde murisin ikinci eşi çocuksuz olarak ölmüş olduğundan bu mirasçıya isabet eden payın yasal mirasçılarına dağıtılmak suretiyle murisin mirasçılarının miras paylarının belirlenmesi gerekirken murisin öldüğü tarihte murisin ikinci eşinin sağ olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mirasçılık belgesi, mirasçıların murisle irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belge olduğu hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-