Murisin dosya kapsamından anlaşılan mirasçılarının dışında, UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıtlarına göre mirasçılardan 26.08.2005 tarihinde vefat eden kızının bir evlatlığının olduğunun anlaşıldığı, veraset ilamında mirasçı evlatlığa da pay verilmesi gerektiği halde bu husus gözetilmeden yanılgılı şekilde mirasçılık belgesi verildiği anlaşıldığından hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisinin kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunacağı; nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturduğu; bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi olmadığı; hakim çekismesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabileceği-
Mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkin açılan davada, murisin 03.03.1992 tarihinde vefat ettiği ve bu tarihte yürürlükte olan kararnameler nedeniyle murisin mallarına devletçe hukuken el konulmuş bulunduğundan bu malların olduğu gibi davalı Türk mirasçıya geçmeyeceği, sadece emanete alınan bedelleri olduğu gibi Türk mirasçıya verileceğinden, iptali istenen mirasçılık belgesinde hak ehliyeti yönünden 01.10.1966 günlü ve 6/7104 sayılı Kararnameye işaret edilmeden verilmiş mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
31.10.2014 tarihli ek raporun hükme esas alınması gerekirken, yanılgılı olarak mirasçıları tam olarak göstermeyen 04.09.2014 tarihli rapora göre mirasçılık belgesi düzenlenmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu çekişmeli yargıya ilişkin bir husus olmayıp, daha önce noter tarafından verilen mirasçılık belgesine itiraz niteliğinde olduğu;. mahkemece davacının itirazı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığı-
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin açılan davada mahkemece, R. ve U. oğlu H.'ın soyadının G. olmasına rağmen hükümde A. olarak yazılması, 13.03.1985 yılında vefat ettiği anlaşılan F. G.'in alt soyuna pay verilmesi gerekirken sağ olarak kabulü ile kendisine pay verilmesi ve B. E.'nin anne adının K. olmasına rağmen hükümde H. olarak yazılmasının doğru görülmediği-
HMK'nın 11. maddesinde hangi davaların murisin son ikametgâhı mahkemesinde görülebileceğinin, aynı maddenin son fıkrasında ise mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davaların, mirasçıların her birinin bulunduğu yer mahkemesinde görülebileceği açıklanmış olduğundan öğretide ve uygulamada bu nedenle mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davaların her yerde açılabileceğinin kabul edildiği-
Murisin vefatıyla mirasının 1/2'sinin babasına, 1/2'sinin annesine kalacağı, bu payların da kendi mirasçılarına intikal edeceği gözetilmeksizin miras paylarının yanlış hesaplanması, ayrıca mirasçılardan L.K.'nın Suriye uyruklu olması nedeniyle 28.05.1927 günlü, 1062 sayılı Kanun gereğince Suriye uyruklular için çıkarılan 01.10.1966 günlü 6/7104 ve 25.09.1967 günlü 6/8890 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ve bu kararlara göre çıkarılan yönetmelikler gereğince gayrimenkuller yönünden mirasçılığı sınırlandırılmış olduğundan L. K. hakkında yukarıda bahsedilen kısıtlamaların mirasçılık belgesinde gösterilmemesinin doğru olmadığı-
Mirasçılık belgesi verilmesi isteminde bulunulabilmesi için davacı taraf ile muris arasında mutlaka ırs ilişkisi bulunmasının gerekmediği, vasiyet alacaklılarının da vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilmesini isteyebileceği gözetildiğinde, mahkemece, davacı tarafın mirasçılık belgesi verilmesi isteminin çoğun içinde azı da vardır ilkesi uyarınca, vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi olarak nitelendirilmesinin ve davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiği-
Mirasçılık belgesi, aksi ispat edilinceye kadar, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturduğu; bu belgenin, murisle mirasçıları arasındaki ırs (soy) ilişkisini göstermesi yanında mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahip olduğu-