TÜRK MEDENİ KANUNU > - Miras Hukuku > - MİRASIN GEÇMESİ > - MİRASIN GEÇMESİNİN SONUÇLARI > - KORUMA ÖNLEMLERİ > - E. Vasiyetname ile ilgili işlemler > Madde 598 - IV. Mirasçılık belgesi
Mirasçılık belgesinin, mirasçıların murisle soybağı ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belge olduğu- Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yoluyla görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de hukuki yarar bulunması koşuluyla bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yoluyla görülüp sonuçlandırılmasının da mümkün bulunduğu- Kanunlarımızda ister hasımlı isterse hasımsız olarak açılsın mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilebileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı bu nedenle mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verilemeyeceği-
Mirasçılık belgesi iptali ve yenisinin verilmesi talebiyle açılan davada, Murisin abisinin çocuklarının ölü oldukları ve altsoyları bulunduğu dikkate alınarak TMK. mad. 580/2 uyarınca murisin mirasçılarının belirlenmesi gerektiği-
Yabancı mirasbırakan hakkında veraset belgesi verilebilmesi için davacının da yardımından yararlanılarak mirasbırakanın milli hukuku tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Mirasçılık belgesi, atanmış mirasçı belgesi veya vasiyet alacaklısı belgesi verilmesine ilişkin istemlerin duruşma yapılmaksızın karara bağlanacağına ilişkin kanunlarımızda bir hüküm bulunmadığından bu tür istemler üzerine mahkemelerce duruşma açılması ve yapılacak yargılama sonucunda karar verilmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesinin murisin yerleşim yeri ya da nüfusa kayıtlı olduğu yer gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki adli yargı teşkilatı bulunan tüm mahkemelerden her zaman alınabilecek ve aksi her zaman ispat edilebilecek belgelerden olduğu, hal böyle olunca, mirasçılık belgesinin verilmesi davalarından kesin yetki kuralı olmayıp, herhangi bir yetki itirazı bulunmadığı da gözetilerek, mahkemece delillerin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek davanın esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Mirasçılık belgesi verilmesi veya iptali istemine ilişkin davaların murisin mirasçıları, mirasçıları yoksa son mirasçı sıfatıyla Hazine ya da mahkemece yetki verilmek koşuluyla üçüncü kişiler tarafından açılabileceği-
Ölüm tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mirasın reddedilmiş sayılacağı(TMK m. 605/2)- Mirasçıların TMK'nın 610. maddesinde yazılı haller mevcut olmadıkça da her zaman mirasın reddini isteyebileceği- Hasımsız olarak verilen mirasçılık belgesinin aksi sabit olana kadar geçerli olduğu geçerli mirasçılık belgesine rağmen mahkemece nüfus kayıtlarına dayanılarak davacının murisin mirasçısı olmadığı gerekçesiyle davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hasımsız açılması gereken, çekişmesiz yargıya tabi bir davanın hasımlı açılması veya sonradan dahili dava yoluyla taraflı hale getirilmesinin ıslah yoluyla dahi mümkün olmadığı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesinin birinci fıkrası hükmünde, başvuru üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere sulh mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği, aynı maddenin ikinci fıkrası hükmünde de, mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından bir ay içinde itiraz edilmediği taktirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye de atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilmesinin gerektiği-
Mirasçılık belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen mirasçılık belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği, kaldı ki mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığından HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan bu dava bakımından HMK. mad. 382/2-c 6. bend uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-