Murisin 17.05.2006 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak 12.08.2006 tarihinde vefat eden eşinin Bosna Hersek Cumhuriyeti vatandaşı olduğu; bu nedenle miras bırakan ya da mirasçıları yabancı ülke uyrukluğunda olduğunda ise içinde yabancılık unsuru, diğer bir anlatımla milletlerarası unsur taşıdığından, terekenin miras bırakanın ölüm günü itibariyle açıldığı tarihte taşınmazların iktisabı yönünden karşılıklılık aranacağı- Mahkemece 12.08.2006 tarihinde Türkiye ile Bosna Hersek Cumhuriyeti arasında taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü aracılığıyla Dışişleri Bakanlığından sorulmalı, gelecek yazı cevabına göre dosyadaki diğer deliller de birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İntikale esas alınan veraset ilamları ile davacıların mirasçılığını gösteren sulh hukuk mahkemesince verilen veraset ilamının hasımsız alındığı, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu dikkate alınarak, bu konudaki uyuşmazlık giderilmek üzere davacılara hasımlı veraset ilamı alınması için olanak tanınarak, bu belge sonucuna göre davacıların taraf ehliyetinin bulunduğu tespit edildikten sonra işin esası hakkında karar verilmesinin gerektiği-
Davalının delil olarak dayandığı nüfus teskeresi ve .......... Sulh Hukuk Mahkemesinin ............. sayılı mirasçılık belgesine göre, davalının kayıt maliki olduğunu iddia ettiği şahsın 1323 yılında öldüğü, taşınmaz kayıt maliki tarafından 1338 ve 1339 (hicri takvime göre) tarihlerinde tapuda bizzat yapılan pay satış işlemleri ve işlem dosyalarına sunduğu 09.02.1323 tarihli nüfus tezkerelerindeki bilgiler dikkate alındığında ise, davalının bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde olmadığı- Mirasbırakan S.’ın, 18.03.1924 (1340) tarihinde ölümü ile geriye tek mirasçısı eşinin kaldığı, mirasbırakan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlük tarihinden önce ölmüş olup mirasçılık belgesi mülkte (emlakte) Feraiz hükümlerinin, arazide ise 21.02.1328 (1912) tarihli İkinci Tevsii İntikal Nizamnamesi hükümlerinin uygulanması, mirasçılardan 743 sayılı Medeni Kanun ve 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden sonra ölenler olduğu taktirde, mülk ve arazi ayırt edilmeksizin ilgili Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması bu suretle mirasçıların ve paylarının belirlenmesi gerekeceği- 21.02.1328 tarihli İkinci Tevsii İntikal Kanunu'nun 7. maddesine göre, birinci ve ikinci derecedeki miras sahiplerinden veya büyük baba veya büyük analardan hiçbiri bulunmazsa karı veya koca arazide, mirasın tamamına hak kazanacağından mahkemece araziye ilişkin belirlenen mirasçılar ve miras payları isabetli ise de emlakte feraiz hükümlerine göre belirlenen mirasçılar ve miras paylarının doğru olmadığı, emlakte feraiz hükümlerine göre, mirasçılardan sadece mirasbırakanın karısı kalmış ise, sağ kalan karının mirasın 1/4’ünü alacağı, kalanının ise Hazine'ye ait olacağı, ancak mahkemece emlakte feraiz hükümlerine göre Hazine’nin mirasçılığı ve miras payı dikkate alınmaksızın tüm pay ........ mirasçısı olan davacılara verilmesinin yerinde olmadığı-
Şöyle ki, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın davalılara hangi veraset ilamı esas alınarak intikal ettiği saptanmadığı gibi, eldeki davada hükme esas alınan Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/.. Esas, 2012/.. Karar sayılı hasımlı veraset ilamının da hatalı olduğu ve kararın bozulduğu dikkate alınmadan sonuca gidildiği- Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın davalılara intikalinde esas alınan veraset ilamının tespit edilmesi, bu veraset ilamının iptal edilip edilmediğinin saptanması, iptal edilmedi ise davacılara, intikale esas veraset ilamının iptali ve hasımlı veraset ilamı almaları için süre verilmesi; şayet, intikale esas veraset ilamı Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/... Esas, 2000/... Karar sayılı veraset ilamı ise Yumurtalık Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/... Esas sayılı dosyası getirtilerek hasımlı mirasçılık belgesinde davacıların ... mirasçısı olup olmadıklarının belirlenmesi, davacıların taraf ehliyetlerinin bulunduğu belirlendiği takdirde işin esasının incelenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek ve kesinleşmeyen hasımlı veraset ilamına dayanılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bozma ilamında da izah edildiği üzere; davacı dava dilekçesinde, ecrimisile ilişkin işlemiş faiz talebini açıkça belirttiğine göre her dönem için tahakkuk eden ecrimisile dönem sonundan itibaren işleyecek faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığı- Bozma ilamında belirtildiği halde, tarafların murisine ait veraset belgesi ya da nüfus aile akit tablosu dosyaya kazandırılmadan, davacının miras payının 1/2 olduğunun kabulü ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece yapılması gereken işin; taşınmazların ilk talep tarihi olan 2004 ve 2006 dönemlerinde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenip sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi olduğu- Mahkemece, mahallinde yapılacak keşifte davalı tarafından belirtilen masrafların yapılıp, yapılmadığı, yapılmış ise değerleri tespit edilerek sonucuna göre ecrimisil bedelinden mahsup edilmesi gerekirken dosya içerisinde yer alan adi yazılı belgelere itibar edilip, sadece tanık beyanlarına değer verilerek ecrimisil mahsup edilmiş olması doğru olmadığı gibi davacı asil tarafından dosyaya ibraz edilen dilekçede, banka hesabına davalı tarafından ........ TL kira bedelinin gönderildiğinin beyan edilmiş olması karşısında anılan banka hesabına gönderilen ve talep konusu ecrimisil dönemi içerisinde kalan ödemelerin hükmedilen ecrimisil bedelinden mahsup edilmesi gerekeceği-
Mirasbırakanınn nüfus kaydı bulunmamakta olup, iptali istenen mirasçılık belgesine ilişkin ................. Sulh Hukuk Mahkemesinin .......... Esas, ........... Karar sayılı dosyasında mevcut taşınmazların 1956 tarihli kadastro tutanaklarında mirasbırakanın 57 yıl önce vefat ettiğinin belirtildiği; kararda da 1900 yılının başında öldüğünün kabul edildiği, ancak mirasbırakanın çocukları olduğu iddia olunan ve nüfus kaydı olmayan şahısların ölüm tarihleri tespit edilmeden karar verilmiş olmasının doğru olmadığı- Mahkemece re'sen araştırma ilkesi gereğince ilgili kolluk birimi marifetiyle muris ve mirasçılarına dair bilgi sahibi olabilecek kişilerin tespit edilmesi ve bilebilecek kişilerin re'sen tanık olarak dinlenilmesi, bulunması halinde çelişkilerin giderilmesi gerekeceği, murisin, mirasçılarının ve ölüm tarihlerinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tek tek tespit edilmesi ve bunun için gereken her türlü delil ve araştırmaya başvurulması, gerekmesi halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 206/2 uyarınca ilgilisinden evrak aslının teminiyle, davacıdan tanık dahil göstereceği diğer delilleri sorulup incelendikten sonra mirasbırakanın öldüğü tarih dikkate alınarak feraiz hukukuna ehil bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak bir karar verilmesi gerekeceği- ...'ın ölüm tarihi olan 24.03.1947 tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 439/3 maddesi uyarınca müteveffadan evvel vefat etmiş çocukların her tabakada halefiyet tarikiyle mirasçı olan füruları tarafından temsil olunacakları, anılan hüküm nedeni ile, ...'ın kızı ..., ... mirasından pay alabilecek iken, ... ...'ın ...'dan olmayan çocukların mirastan pay alamayacağı, buna karşın ... ...'ın ikinci eşi Z. ...'dan olan çocukları ... (...), ... ... ve ... ...'a mirasbırakanın terekesinden miras payı verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Türk Medeni Kanunun 598. maddesinde yer alan mirasçılığa hak ehliyetini, yabancılar bakımından araştırırken, kanunlarda yer alan kısıtlamaları da dikkate almak gerekeceği, gerek Tapu Kanunu’nun 35. maddesi gerekse 5718 sayılı Kanun’unda yer alan hükümler sebebiyle yabancı unsurlu veraset davalarında hak ehliyetini tespit bakımından kanuni tahditler ve mütekabiliyetin (ülkeler arasında karşılıklı işlem) esaslı unsurlardan olduğu, mirasbırakan ya da mirasçıları yabancı ülke uyrukluğunda olduğunda ise içinde yabancılık unsuru, diğer bir anlatımla milletlerarası unsur taşıdığından, terekenin miras bırakanın ölüm günü itibariyle açıldığı tarihte taşınmazların iktisabı yönünden karşılıklılığın aranacağı, o halde 1994 yılında Türkiye ile Avustralya Milletler Topluluğu arasında taşınmazların miras yoluyla intikaline ilişkin olarak hukuki veya fiili karşılıklılık mevcut olup olmadığının Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü aracılığıyla Dışişleri Bakanlığından sorulması, gelecek yazı cevabına göre dosyadaki diğer deliller de birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davacı ve çocuklarına ait doğum ve evlilik belgelerinin tercümesinin dava dilekçesi ekinde fotokopi olarak yer aldığının, mahkemece bu belgelerin o ülke makamlarınca usulen onanmış örneği ve onanmış tercümesi ikmal edilmeden hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece davacı ile muris arasında ırsiyet açısından illiyet bağı kurulamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı ... tarafından ....... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile muris ..... oğlu ........'nun mirasçılık belgesinin sunulduğunun anlaşıldığı, söz konusu mirasçılık belgesinin dikkate alınması gerekeceği, davacının sunduğu tüm deliller ve temyiz aşamasında ibraz ettiği mirasçılık belgesi ile birlikte yeniden araştırma yapılarak toplanacak tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile ırsiyet açısından illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mirasçılık belgesi verilmesi hususunun Türk Medeni Kanunu'nun 598. maddesinde düzenlenmiş olduğu; mirasçılık belgesinin, aksi ispat edilinceye kadar, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturduğu- Muris ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında, mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahip olduğu; bu nedenle mirası reddeden (TMK m. 605/1) mirasçı veya mirasçılar varsa, düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekeceği-
Mirasçılık belgesi istemine ilişkin davada, talepte bulunan, ölen halası murisin mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiş olup; somut olayda mirasbırakanın kendisinden önce ölen kardeşinin evlatlığının da mirasçı olarak kabul edilerek mirastan pay verilmesinin doğru görülmediği, çünkü; mirasbırakanın kardeşinden sonra ölmesi nedeni ile evlatlığının mirasbırakanın mirasçısı olmasının yasadaki düzenleme gereği mümkün olmadığı-