Davacı vekilinin ................. tarihli ıslah dilekçesinin HMK'nun 177/2 maddesi ve tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile karar verilmesinin isabetli olmadığı-
7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de, bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı-
Birleşen dava davacısı, ................... havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini ıslah ettiğine ve ıslah harcını yatırdığına göre, yerel mahkemece, birleşen dava davacısının usulüne uygun ıslah işlemi değerlendirilerek birleşen dava bakımından sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, geçerli bir ıslah işlemi yokmuş gibi davanın dava dilekçesindeki miktar üzerinden kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu- 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay'ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirildiği-
HUMK zamanında verilmiş olan 04.02.1948 T. 10/3 s. İBK uyarınca, ıslahın tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği ve Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağının kabul edilmiş olduğu (İBK 06.05.2016 T. 1/1; HGK 20.04.2021 T. 572/518)- 7251 s. K. ile yapılan değişiklikle, "bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine" ilişkin hüküm getirilmişse de, Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı- Mahkemece, Özel Dairenin bozma kararına uyulduğu belirtilerek ve bozmadan sonra ibraz edilen davacılar vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, somut olayda, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı-
Açık bir maddi yanılgı olması halinde bu yanlışlığın ortadan kaldırılmasının zorunlu olduğu- Yanlışlığın düzeltilmesinde, dolayısıyla Özel Dairenin bu hususu bir maddi hata olarak nitelendirmek ve onama kararını kaldırmak suretiyle Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesinde isabetsizlik bulunmadığı- HUMK zamanında verilmiş olan 04.02.1948 T. 10/3 s. İBK uyarınca, ıslahın tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağının kabul edilmiş olduğu (İBK 06.05.2016 T. 1/1; HGK 20.04.2021 T. 572/518)- 7251 s. K. ile yapılan değişiklikle, bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmişse de, bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı- Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyulduğu belirtilerek ve bozmadan sonra ibraz edilen davacılar vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, somut olayda, bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı-
Haksız azledilen davacı avukatın Avukatlık Kanunu m. 164/4 çerçevesinde vekâlet ücreti alacağının tahsilini istediği eldeki davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve bu nedenle dava değerini arttıran talep dilekçesindeki alacak miktarı yönünden zamanaşımının işlemeyeceği- "Vekâlet ücreti talebine konu tapu iptal ve tescil davasının değerinin belli olduğu, bu değer üzerinden önce 164/4 uyarınca %20 oranında vekâlet ücreti hesaplayarak davalıya iki ayrı ihtar gönderen davacının sonra fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek yüzde onu üzerinden hesapladığı tutar üzerinden icra takibi başlattığı gözetildiğinde, artık söz konusu ücret iddiasını HMK. m. 107. maddesi çerçevesinde talep edilemeyeceği, aksini kabulü halinde, mahkemenin takdir hakkını kullandığı her davanın belirsiz alacak davası olarak sayılabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceği- Bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği- 28.07.2020 yürürlülük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK'nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği-
HMK. 177/2 ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir eylem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiği-
Tahkikat aşaması bitmeden verilen ıslah dilekçesinin süresinde verilmiş olduğunun kabulü gerektiği- Usülüne uygun olarak zina sebebi ile boşanma kararı verilmesinin talep edildiği sonrasında süresinde verilen ıslah dilekçesi ile terditli olarak zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine dayalı olarak boşanma talep edildiği dikkate alınarak öncelikle davalı karşı davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz hüküm kurulması gerektiği-