Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı ve bu hususun tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğu- 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usuli işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi olan 28.07.2016 tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği, 06.05.2016 tarihli YİBGK’nın 1948 tarihli İBK'dan dönülmesini gerektiren bir durum olmadığı sonucuna varıldığı, HMK'nın 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkranın usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu ve eldeki davaya uygulanması gerektiği, bu nedenle bozmadan sonra sunduğu ıslah dilekçesinin esas alınması gerektiği belirtilerek direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Ödünç sözleşmesinden kaynaklanan davada, dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerinin tamamlandığı belirtildikten sonra önceki karar doğrultusunda karar verildiği şeklindeki gerekçeyle davanın kabulüne karar verildiği, oysaki ilk derece mahkemesinin önceki kararının, dairenin kaldırma kararı ile ortadan kalktığı, ortada olmayan bir gerekçeye atıf yapılarak karar verilmesinin anayasa ve kanun maddelerine açıkça aykırı olduğu- Dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerini tamamlayan ilk derece mahkemesinin önceki kararı ile bağlı olmaksızın davacının tamamen ıslah ettiği davasındaki iddiaları ile davanın tamamen ıslahı üzerine davalı tarafça verilen cevap dilekçesindeki savunma ve def'ileri (zamanaşımı) hakkında dosyaya sunulan tüm delilleri de değerlendirilerek denetime elverişli uygun bir gerekçe yazmadığı, kararın bu haliyle gerekçesiz olduğu-
Yargıtay'ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün olduğu-
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş; bozma ilamına uyulması nedeniyle de davalı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan, HMK 177/2 gereğince, bozma kararına uyulmakla birlikte ortaya çıkan hukuki durum, artık ıslahla ortadan kaldırılamayacağı- Bozma sonrası ıslah ile vasiyetnamenin şekle aykırılık nedeniyle geçersizliği nedenine de dayanılması sonucu mahkemece ıslah talebi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mirasbırakanın vasiyetname öncesinde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurulması, varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru görülmediği-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemi- Resmi şekilde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak yapılan tapu iptali ve tescil isteminin reddi gerektiği- Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceklerinden ve sözleşme ifa ile sonuçlanmadığından, davacıların murisi tarafından yapılan tutarındaki ödeme nedeniyle davalı sebepsiz zenginleştikleri- Sözleşme tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürede, taşınmaz bedeli olarak ödenen para yönüden satın alma gücünde bir azalma olduğundan, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasının isabetli olduğu- Tahkikatın tamamlanıp sözlü yargılama yapıldığı sırada ıslah suretiyle talep arttırılmasının mümkün olmayacağı-
Terditli tapu iptal tescil ve tazminat taleplerine ilişkin somut uyuşmazlıkta; 4077 sayılı TKHK.m.4/4 uyarınca, ayıba ilişkin zamanaşımı sorumluluğunun piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra zarara ilişkin talep hakkını ortadan kaldıralacağı hükmedileceği- Davalılar arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı … tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı, Davacının, … tarihli dilekçesiyle, sözleşme bedelini ıslah etmiş olup; bu talebe karşı davalı Belediye ise, ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunmakla beraber diğer davalıların bu yönde bir itirazının olmadığı- Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı defiinde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı defiinden yararlanmalarına olanak bulunmadığı-
Mahkemece HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için davalı-karşı davacı defterine kayıtlı olmayan makbuzların ve bu makbuzların bilgilerinin liste haline belirlenmesi ile dosya kapsamında bulunan ... tarihli Yönetim Kurulu 2006 Yılı Faaliyet Raporu ve ...tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı içeri de değerlendirilerek ödemeler konusunda mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınması, rapor sunulduğunda isticvaba konu vakıaları açıkça gösterecek şekilde makbuzların listesi ile birlikte makbuz örnerkleri de eklenerek iflas idaresine HMK’nın 171/2. maddesi gereğince sonuçlarını hatırlatır isticvap davatiyesi gönderilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir...22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılması mümkün hale getirilmiştir.
Mahkemece HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması konusunda mahallinde keşif de yapılarak teknik bilirkişilerden oluşacak konusunda uzman yeni heyetten gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak binada sözleşme ve projeye aykırılıkların tek tek belirlenerek taraf itirazları giderilecek ve neden eksik kabul edilip edilmediklerinin Yargıtay denetimine uygun şekilde açıklanıp varsa belirlenen eksiklikler ile çevre düzenleme ve kepenk bedellerinin piyasa rayiçleri içerisinde mütaehhit karı ve KDV olduğundan bu kalemler ayrıca eklenmeksizin hükme en yakın tarih itibariyle mahalli piyasa rayicine göre hesaplatılması, hesaplanan bedelin dava edilen bağımsız bölümlerin yükleniciye kalan son bölümler olması ve arsa sahibinin alacaklarının teminatsız kalmamasını sağlamak amacı ile 818 sayılı BK’nın 81, 6098 sayılı TBK’nın 97. maddesine göre depo ettirilmesi, depo edildikten sonra birlikte ifa kuralığı gereği davanın kabulüne, davacının ifayı tamamlamadan dava açtığı gözetilerek masraf ve vekalet ücretinin buna göre tayin edilmesine karar verilmesi gerekir.