Davacının sözleşme süresinin uzaması nedeniyle ilâve şantiye gideri alacağıyla ilgili istemi yönünden zamanaşımı süresinin Ticaret Mahkemesince verilen kararın kesinleştiği 02.07.2020 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı- Kamu ihalelerine girmekten yasaklanma nedeniyle oluşan kazanç kaybı ve şirket zararının tahsili istemi bakımından ise zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak İdare Mahkemesinin görülen davada kararın verildiği 27.05.2014 tarihinin maddi hata olduğu ve usulî müktesep hak oluşturmadığı, dare mahkemesi kararının kesinleştiği 22.07.2020 tarihinin esas alınması gerektiği, Özel Dairenin birinci bozma kararından sonra yapılan ıslaha değer verilerek her iki talep yönünden davacının ıslahla arttırdığı miktarların zamanaşımına uğramadığı, başka bir anlatımla ıslahla arttırılan talepler bakımından zamanaşımı süresinin dolmadığı- "Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin içtihadı birleştirme kararının 7251 s. Kanun ile HMK’nın 177. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 28.07.2020 tarihine kadar geçerli olduğu ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45. maddesinin beşinci fıkrası gereğince tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğu, öte yandan 7251 sayılı Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de bu Kanun hükmünün kanunların geriye yürümezliği ilkesi ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle uygulanamayacağı, bu nedenle Özel Dairenin birinci bozma kararından sonra 21.10.2019 tarihinde yapılan ıslah geçersiz olduğundan anılan ıslah dilekçesine değer verilemeyeceği belirtilerek direnme kararının değişik gerekçeyle bozulması gerektiği" görüşü ile "somut olayda mahkemece davacının sözleşme süresinin uzaması nedeniyle ilâve şantiye gideri alacağıyla ilgili istemi yönünden zamanaşımı süresinin sözleşmenin feshedildiği ve alacağın muaccel olduğu 27.10.2009 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, ihale yasağından kaynaklı tazminat istemi bakımından ise zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak yasaklılık işleminin iptaline dair İdare Mahkemesinin karar tarihi olan 27.05.2014 tarihinin esas alınması gerektiği, zira mahkemece Özel Dairenin birinci bozma kararına uyulmakla bu talep yönünden zamanaşımının başlangıcı olarak kabul edilen 27.05.2014 tarihinin usulî müktesep hak oluşturduğu, dolayısıyla her iki talep açısından ıslahla arttırılan kısımların zamanaşımına uğradığı" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Oslah dilekçesi tebliğ edilmeden, ıslaha itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalılar aleyhine karar verilmesi doğru görülmediği-
Davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmemesi ile HMK 177/2 nci maddesine aykırı davranıldığı, davalının hukuki dinlenilme ve savunma hakkının ihlal edildiği, şu durumda; davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği ile davalının hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına olanak verilmesi gerekeceği, bu yön gözetilmeden, ıslah dilekçesi ile istenilen kısmı da kapsar şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usuli işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi olan 28.07.2016 tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı-
Duruşmada ıslah için kendisine verilen iki haftalık süre içinde davacı ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmış olup mahkemece, "HMK m. 181'de öngörülen bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmadığı" gerekçesiyle ıslahın geçersiz kabul edilmesinin hatalı olduğu- HMK m. 181'de öngörülen kesin sürenin duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süre olduğu- Davacı vekili, duruşmada alınan beyanında sözlü olarak ıslah işlemi yapmamış, sadece ıslah işlemini yapmak için süre talep etmiş olduğundan davacının HMK m. 181'deki bir hafta içinde ıslah dilekçesini sunmasına gerek bulunmadığı- Mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden tarafın hak kaybına uğramaması gerektiği-
Asıl dava ile .............. Asliye Hukuk Mahkemesinin ............... Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat olduğu mahkemece kabul edilerek, bozma ilamı gereğince davaların birleştirildiği, bozma ilâmına uyulduğuna göre, bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağından mahkemece hükmüne uyulan bozma ilâmı uyarınca inceleme ve araştırma yapılması ve karar verilmesinin zorunlu olduğu, bu durumda yargılamaya devam edilerek oluşacak sonuç çerçevesinde asıl ve birleşen dava yönünden karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile 18.03.2022 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile birleşen davanın tefrikine karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkemece yapılacak işin, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan temyize konu dava ile ............... Asliye Hukuk Mahkemesinin ................ Esas sayılı dosyasının birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde asıl ve birleşen davada karar verilmesinden ibaret olduğu-
Sigortasız aracın davacı yayaya çarpması sonucu davacının yaralanması nedeniyle uğradığı sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin davada, İtiraz Hakem Heyetince; bozma öncesindeki hükme esas alınan 20.08.2017 tarihli rapordaki hesap verileri (davacının geliri- işlemiş/ işleyecek devre ) yönünden davalı lehine oluşan kazanılmış hakkın korunmasını temin etmek üzere, anılan rapor tarihine göre ve 20.01.2017 tarihli Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporuyla belirlenen %27 maluliyet oranı üzerinden belirlenen tazminata karar verilmesi gerektiği-
Bozma ilamı sonrası Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından davacının aracında meydana gelen hasarın tespiti için aktüer hesap raporu alınmış, raporda tespit edilen miktar davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktardan yüksek çıkmış olup davacı, dava açarken fazlaya dair haklarını saklı tutarak talepte bulunduğu ve HMK 177 uyarınca ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği gözetildiğinde davacı vekiline davasını ıslah etmek için süre verilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Vekaletin kötüye kullanılmasından kaynaklanan tazminat istemi- Tahkikatın bitiminden önce yapılmış ıslah- Tapu kayıtlarında devirlerin bedel karşılığı satış yoluyla yapıldığının anlaşıldığı, davalının satış bedelini veya yerine geçecek değeri davacıya teslim etmediği iddiasının aksinin yazılı olarak da ispat edilemediği, hal böyle olunca davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Islah dilekçesinin davalı sigorta şirketine tebliğ edilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma hakkı ile hukuki dinlenilmesi hakkını kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip ıslahla arttırılan kısmı da kapsar şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-