Kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, mahkemece, yıllık izin ücreti yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru ise de, kıdem tazminatı talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu; davacı, çalışma süresini, ve ücretini belirleyebildiğinden kıdem tazminatı yönünden de objektif imkansızlıktan bahsedebilme imkanı bulunmadığı; bu itibarla, mahkemece, kıdem tazminatı alacağının da belirsiz alacak davasına konu olamayacağı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Yıllık izin, ikramiye, hafta tatili, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davacı tarafından dava belirsiz alacak davası şeklinde açılmış ise de somut olayın özelliklerine göre davacının fazla çalışma ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı, hafta tatili ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve bunun %5 fazlası alacakları ile ücretin %5 fazlası alacağı dışındaki talepler yönünden belirsiz alacak davası açılabilmesi koşullarının bulunmadığı ve söz konusu talepler dışındaki taleplerin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı iddia ettiği işe giriş tarihini ispat edememiş olup, dosyada yer alan davacının davalı adına haber yaptığına dair internet gazete çıktılarına göre konunun değerlendirilmesinin gerektiği-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı, bu sebeple iş hukukunda belirsiz alacak davasının açılabilmesinin, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu, eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabileceği, yoksa açılamayacağı-
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili tarafından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri belirsiz alacak davası niteliğinde açılmış ise de, davacı, çalışma süresini ve aylık ücret miktarını belirleyebildiğinden anılan hususlar yönünden objektif imkansızlıktan bahsedebilme imkanının bulunmadığı, bu itibarla, mahkemece, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı istemlerinin belirsiz alacak davasına konu olamayacakları gerekçesiyle, hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını belirleyebilecek durumda olduğu; bu halde ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarının, belirsiz alacak olmadığı; dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri-
2918 s. KTK. mad. 109/1 uyarınca, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar göreninin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı- Belirsiz alacak davasında, zamanaşımının yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesileceği- Davacı, zararlarını bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiş ve sonradan harcını da tamamlamış olduğundan, HMK. 107-448 maddeleri hükmüne göre davanın, belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiği-
Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların ödetilmesine ilişkin davada, talep edilen, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin fark ücret ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların bu yıllarda işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerinin ilgili hükümlerine göre belirlenebilir vaziyette olduğu; dava konusu alacakların gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri-
Fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebileceği -
Davacı vekili, 16.09.2014 tarihli dilekçesiyle, davasını tamamen ıslah ederek, belirsiz alacak davasına dönüştürmüş ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Kanun'da belirsiz alacak davasına imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığından, eldeki davanın dinlenilmesi imkanının kalmadığı, bu halde, davanın tüm alacaklar yönünden usulden reddine karar verilmesinin gerekli olduğu, her ne kadar, karar davalı tarafça temyiz edilmemiş ise de, bu yönün kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği, kamu düzenine ilişkin hususlar hakkında, aleyhe bozma yasağı kuralının uygulanmasına imkan bulunmadığı-