Taraflar arasında ücretin miktarı ve ücretin eki niteliğindeki ikramiyenin varlığı ihtilaflı olduğundan belirli alacaktan söz edilemeyeceği-
Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ve özellikle davacının dava dilekçesi nazara alındığından davanın kısmi eda külli tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı tarafından açılan dava, belirsiz alacak davası türlerinden kısmi eda, külli tespit davası niteliğinde olduğundan kıdem tazminatı dışındaki ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, dini ve milli bayramlar ile genel tatil alacaklarının ıslahla arttırılan miktarlarına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu alacakların tamamına dava tarihinden faiz yürütülmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlıkların giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davacı vekili dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını açıkça belirtmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplamda 2.500,00 TL talepte bulunmuş, 15.05.2015 harç tarihli dilekçesi ile de davasını ıslah ettiğini bildirmiş olduğundan, bu hali ile eldeki dava kısmi eda külli tespit davası niteliğinde olup fazla çalışma ücreti talebi yönünden dava ve ıslah tarihleri gözetilerek faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacı vekili dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını açıkça belirtmiş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplamda 2.500,00 TL talepte bulunmuş, 15.05.2015 harç tarihli dilekçesi ile de davasını ıslah ettiğini bildirmiş olduğundan, bu hali ile eldeki dava kısmi eda külli tespit davası niteliğinde olup fazla çalışma ücreti talebi yönünden dava ve ıslah tarihleri gözetilerek faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı vekili, cevap dilekçesinde, davanın alt işverenlere ihbarını istediği, davalı bakanlık asıl işveren olup İş Kanunu'nun 2. maddesine göre ödenmeyen işçilik alacaklarından alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, Bakanlığın, ödeyeceği işçilik alacağından dolayı davayı ihbar ettiği alt işverenlere rücu hakkı bulunduğu, davalının davayı ihbar talebi hakkında bir işlem yapılmaması usul ve yasaya aykırı olacağı- Davacı, dava dilekçesinde, belirsiz alacak davası açtığını belirterek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, asgari geçim indirimi  ve yol ücreti ile ilgili olarak, talep miktalarını kısmi olarak belirlediği, daha sonra ıslah dilekçesiyle HMK mad.107 uyarınca kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret,  fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti hususlarında talep miktarını artırdığı, dava türünün, talep sonucuna göre belirleneceğinden, dava dilekçesi incelendiğinde taleplerin kısmi olması ve ıslahla artırılması karşısında davanın kısmi eda külli tespit davası olarak değerlendirilmesi gerektiği-  Faiz başlangıcına ilişkin olarak, kıdem tazminatına fesihten itibaren, diğer alacaklarda ise dava dilekçesinde istenen miktara dava tarihinden, ıslahta istenen miktara da ıslahtan itibaren faiz uygulanması gerektiğinden, davanın tahsil amaçlı belirsiz alacak davası olarak nitelendirilerek kıdem tazminatı dışındaki alacaklara uygulanan faiz başlangıcı hakkındaki belirlemenin isabetsiz olduğu-
Destekten yoksun kalma istemine ilişkin davanın belirsiz alacak davası olduğu, alacak belirlenebilir olmadığından gerçek alacağın, tazminat bilirkişi raporu ile belirlenebilir hale geleceği-
TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonraki uygulamada müteselsil borçlulardan biri için kesilen zamanaşımının diğerine karşı da kesilmiş sayılacağı- Belirsiz alacak davasında davanın açılmasıyla birlikte alacağın tamamı yönünden zamanaşımının kesileceği-
Belirsiz alacak davasının açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesi gerektiği- Belirleyememe hali, gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanması gerektiği ve alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacağın belirsiz kabul edileceği- Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmadığı- Alacağın belirlenmesi ile alacağın ispatının tamamen farklı olduğu- Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamayacağı ; ancak şartları varsa kısmi dava açılması gerekttiği- Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesinin isteneceği- İş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu- Dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşıldığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiği-
30.01.2012 tarihinde açılan eldeki davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. vd. maddeleri hükmü gereğince belirsiz alacak davası olduğu, davacı vekilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ecrimisil talebinde bulunduğu halde, yanılgılı değerlendirme ile davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşılık davalı vekilinin yapmış olduğu zamanaşımı itirazının dikkate alınarak ıslah tarihi itibariyle bir kısım ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığından bahisle davacı taraf yararına eksik ecrimisile hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-