Aracın işleteni, kusursuz sorumluluk ilkelerine göre karşı araçta oluşan zarardan, sürücünün kusuru oranında sorumlu olduğu, o halde mahkemece araç sürücüsü davalı A. Ç. %100 kusurlu kabul edilerek hakkındaki dava kabul edildiği halde, aynı aracın maliki davalı K. Ç. hakkındaki dava kazada kusuru olmadığından bahisle reddedilmesinin doğru olmadığı, mahkemece, davalı K. Ç. bakımından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkin davada esas alınan bilirkişi raporunda izafe edilen kusur oranları oluş şekline, taraf sürücülerinin seyrettiği sokakların durumuna ve dosya kapsamına uygun bulunmadığından mahkemece, davacı tarafın itirazları da değerlendirilerek, davalı tarafa "Dur" levhasının bulunduğu gözönünde bulundurularak, sürücülerin kusur durumlarının tespiti hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, önceki raporunda irdelendiği bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, bu dava aynen sigortalının sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu 22.03.1944 Tarih, 37 E, 9 K sayılı YİBK'da da belirtildiği, davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanıyor ise de; davacının sigortalısı G. İnş. Gıda Alışveriş Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı İSKİ Genel Müdürlüğü tacir oldukları,  davada sigortalı ve davalı tacir olduğundan tüm fiil ve işlemleri ticari iş mahiyetinde olacağından aradaki ilişkiye ticari hükümler uygulanacağı, davaya konu olay tacirler arası haksız eylemden kaynaklandığından, davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemelerine ait olduğu-
Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı ve bu nedenle, halefiyet davasının bir ticari dava sayılamayacağı, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olacağı; sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hakkın sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olduğu-
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından davacılara ödenen rücuya tabi bir gelirin olup olmadığının sorulduğu; hak sahiplerine dul yetim aylığı, iş kazası ölüm geliri bağlandığı, bağlanan ölüm aylığının peşin değerli gelire dönüştürülemeyecek aylıklardan olduğunu, iş kazası ölüm gelirinin ise rücuya tabi bir gelir olduğu cevabı verildiği; ancak, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında rücuya tabi olduğu bildirilen bu miktarın tazminattan indirilmesi gerektiğinden, bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu- Rücuya tabi olduğu bildirilen gelirin hesaplanan tazminattan indirilmesi ve kalan tutar üzerinden karar verilmesi gerektiği- 
KTK. mad.94 uyarınca sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu- Sigortacının, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebileceği; sigortanın fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerli olduğu- Uyuşmazlıkta aracın mülkiyeti devredilmiş ise de araç maliki olan tarafından aracın satışının usulünce bildirilmediğinden ve kaza sürücünün münhasıran alkollü olması nedeniyle meydana geldiğinden, davalı 3. kişiye kaza nedeniyle yapılan ödemenin sigortalıdan rücuen talep edebileceği- 
Zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminata dair açılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada; sürücünün alkollü olmasının tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmeyeceği; böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükünün TTK. mad.1409 hükmü gereğince sigortacıya düşeceği- Poliçe genel şartlarının B.4/2 nci maddesinde “ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmünün mevcut olduğu; o halde davacı sigortacının söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan âkidine karşı açabileceği; olay tarihinde sigorta sözleşmesinin tarafı olan davalı sigortalı hakkındaki davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kasko sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davada; araç hasar ve kusura ilişkin bilirkişi raporunda davalı sürücünün %70 kusuruna isabet eden miktardan, davalı taraf sigorta şirketinin ödediği miktarın mahsubu halinde kalan meblağın davalılardan tahsili yerine daha fazlasıyla tahsiline karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı-
Davacı vekilinin davayı, sigortacının merkezinin bulunduğu İstanbul mahkemesinde açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi gerektiği- Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacının bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu-
Kaza tespit tutanağı ve kesinleşmemiş ceza dosyasında aldırılan trafik polis memurunca düzenlenen bilirkişi raporu arasındaki kusura ilişkin çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğinden raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve mahkemece alanında uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden kaza tespit tutanağı, ceza dosyası ve tüm dosya kapsamına göre tarafların olaydaki kusur oranlarını hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirleyen, kusur yönünden meydana gelen çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması gerektiği-