Dava, "ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi" niteliğinde olmayıp; "evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı 'aile soyadının' velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi" talebine ilişkin olduğundan aile mahkemesinin görevli olduğu-
Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddianın, geçerli bir istihkak iddiası sayılmayacağı- Haciz sırasında 3. kişinin yararına, kardeşinin istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı- Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca istihkak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı- Kamu düzenine ilişkin olan husumet ehliyetinin yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği- Dava dilekçesinde davalı 3. kişi olarak gösterilen ve haciz esnasında hazır bulunan kişinin "...burası ağabeyim ... adına faaliyet gösteren firmadır.." şeklinde beyanda bulunarak buna ilişkin vergi kaydını ibraz ettiği ve ağabeyi lehine istihkak iddiasında bulunduğunu, kendi lehine istihkak iddiasında bulunmadığı, mahcuzların ağabeyine ait olduğunu beyan ettiği anlaşıldığından, haczedilen mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunmayan bu kişinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı-
Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemiyle açtığı davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Hasar tarihinde davalının maliki olduğu konut ile davacının sigortalısının konutunun da bulunduğu anataşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu sabit olduğundan davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, imalatın projeye uygun hale getirilmesi istemine ilişkin davada "tüketici" değil "asliye hukuk" mahkemesinin görevli olduğu-
Avukatın aynı davada duruşmaya önce davacılar vekili olarak katılıp daha sonra davalı belediyenin vekilliğini üstlenemeyeceği, bu hususun dava şartı ve kamu düzeninden olduğu-
3. kişi yararına, babasının istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı ve bu durumda, davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
3. kişi yararına, çalışanının istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı ve bu durumda, davacı alacaklının İİK 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı-
İlave tediye alacağının belirsiz alacak olup olmadığı, davacının belirsiz alacak davası olarak bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı- İşçilik alacakları bakımından, dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirip sonuca gidilmesi gerektiği- İşçilik alacaklarına ilişkin davaların genel bir yaklaşımla, belirsiz alacak davası olduğu söylenemeyeceği, belirsiz alacak davasının açılabilmesinin koşulu olan, talep sonucunun belirlenmesi alacaklıdan beklenemeyecek kadar zor ise, bu tür taleplerin belirsiz alacak davası olarak açılabileceği (Örneğin, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere bir iş kazasından kaynaklanan veya bunun gibi alacağın tam belirlenemediği özel durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği)- Davacı, kendisine ödenmesi gereken "ilave tediye" miktarını basit hesaplama ile tespit edebilmekte ve alacağını belirleyebilmekte olduğundan ve ilave tediye alacağının miktarının Kanunla belirlendiği ve davacının ilave tediye alacağını hesaplayabilmesi noktasında objektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği gözetildiğinde, dava konusu alacağın belirsiz olmadığı ve "belirsiz alacak davası" olarak açılan bu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, taraflarca ileri sürülmeyen somut olaydaki gibi bir hususun resen tek başına bozma nedeni yapılmasının mümkün olmadığı, ancak başka bozma nedenleri ile varsa bunun da bozma nedeni yapılabileceği" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
