Davacının talebi, kredi kullandığı Ziraat Bankası Kırklareli Merkez Şubesinde müdür olarak görev yapan davalının kişisel kusuruna yönelik olduğuna göre, davalıya husumet düşeceği, Bölge Adliye Mahkemesince işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Çek yapraklarının zorunlu unsurları taşımaması halinde, çek iptali davasına konu edilemeyeceği- Çek iptali davası açma hakkının yetkili hamile ait olduğu- Davacıların, muhatabı çekleri ödemekten men edebilecekleri gibi murisin elinden rızası hilafına çıkan çekin bedellerinin kendilerinden talep edilmesi durumunda menfi tespit davası açma haklarının bulunması karşısında, çek iptaline ilişkin dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı-
Davacı özel mülkiyetinde bulunan taşınmazındaki meyve ve zeytin fidanlarının davalı İdarece herhangi bir kamulaştırma işlemi olmaksızın sökülmesi nedeniyle oluşan zararının tazminini istediğine göre, 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının III. bendi göz önünde bulundurulmaksızın dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Uyuşmazlık taraflar arasında imzalanan ve özel hukuk hükümleri ihtiva eden bir satım sözleşmesi sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanması nedeniyle davaya bakmanın adli yargının görevi dahilinde olduğu-
Uyuşmazlık, davacı ile davalı vakıf üniversitesi arasındaki eğitim hizmetine ilişkin sözleşmeden kaynaklanmakta olup, davada kamu hukukundan kaynaklanan ve idari yargıda görülmesi gereken idari bir işlem veya hizmetin söz konusu olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığa özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerekli olup, davada görevli mahkemenin de adli yargı mahkemeleri olduğu-
Yedieminlik ücreti alacağı saklama sözleşmesi kapsamında olup, bu konudaki uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerektiği-
Mahkemece davacılar vekiline iştirak halinde mülkiyet hükümleri ile ilgili dava şartını yerine getirmesi konusunda kesin süre verilmiş ise de, buna ilişkin ara kararında kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıkça yazılmadığından sadece “sonuçları açıklandı” ifadesi ile yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davaya konu zararın, kamu hizmeti niteliğindeki idarî faaliyetlerin yürütülmesi sırasında meydana geldiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2. maddesi uyarınca, talebin, bir tam yargı davası niteliğinde olduğu ve bu davalara bakma görevinin idarî yargı yerine ait olduğu-
Edimler arasında aşırı orantısızlık bulunduğu iddiasıyla açılan alacak davasında, harca esas değer olarak 50.000,00 TL gösterildiği, ancak dava dilekçesinde 450.000,00 TL alacağın bulunduğu açıkça belirtildiğinden mahkemece davacıya dava konusu olan alacak miktarının açıklattırılarak, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve toplam alacak üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması konusunda kesin süre verilip, sonucuna göre bir karar tesisi gerektiği-