İİK 72/8 maddesi uyarınca menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise dava davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılacağından, davalı cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğunda mahkemece yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği-
Konut sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi- Sigortalı konutun malikiyle dairede kiracı olarak oturan davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira ilişkisine dayandığından, sigortacı tarafından halefiyet yoluyla açılan (sigortalı dairede termosifon patlaması nedeniyle meydana gelen zararı sigortalı malike ödenmiş olan sigortacı tarafından açılan rücun tazminat davasının) davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
İşyeri Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemi- Sigorta şirketinin davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi yolundaki taraf iradesinin tereddüte yol açmayacak şekilde kararlaştırılmış olması gerektiği-
Derdestlik dava şartı olduğundan (HMK. mad. 114,1/1), davanın tarafları, davanın konusu ve sebepleri olan bir davanın ikinci kez açılması halinde ikinci davanın açıldığı mahkemenin davanın reddine karar vereceği- Davacı tarafından yapılan takibin borçlusu dava dışı bir başka kişi olup, tasarruf da bu şahıs tarafından değil, borçlu olmayan şirket tarafından yapıldığı, davacının şirket aleyhine açılan alacak davalarının red edildiği, bir alacağının da olmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarının kabulü halinde, tapunun iptaline gerek olmadan tasarrufun alacaklının takip konusu yaptığı alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-
Yurt dışında yaşayan davalı adına kayıtlı ticari takside şoförlük yapan davacının çalışmasının iş sözleşmesine mi yoksa kira sözleşmesine mi dayandığı, burada varılacak sonuca göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığı- Davalının yurt dışında yaşıyor olması dikkate alındığında, davacının davalının gözetim ve denetimi altında olduğu, onun emir ve talimatları doğrultusunda ticari taksiyi işlettiği, çalışma saatleri ve çalışma düzeninin davalı tarafından belirlendiği, başka bir anlatımla taraflar arasında iş ilişkisi kurulduğunu gösterir şekilde bir bağımlılık ilişkisi bulunduğunun kabul edilemeyeceği- Aracın ruhsatının devredilmemiş olması ve aracın trafikte davalı adına kayıtlı olmasının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin tespitinde belirleyici bir kriter olmadığı- Yoklama memuru ile "çalışan-vekil" olarak davacının ad ve soyadı ile imzasının bulunduğu yoklama fişinde, davalının satın aldığı ticari taksi ile ticari taksi faaliyetine başladığı, yanında bir kişinin (davacının) asgari ücretle çalıştığı yazılı ise de, bu belgeyi davacı kendisi imzaladığından, belgenin tek başına iş sözleşmesinin varlığı için yeterli olmadığı- Davacının 07.05.2009-22.11.2010 tarihleri arasında davalının babası üzerinden sigortalı gösterildiği hizmet cetvelinden anlaşılmakta ise de, davalı tanıklarından biri "kamyonette çalışırken kaza yapan davacının sağlık hizmetlerinden yararlanmak için kendisinin sigortalı gösterilmesini talep etmesi nedeni ile sigortalı gösterildiğini, ancak SGK primlerini davacının yatırdığını" belirtmiş olduğundan ve davalı tanıkları "her ay kararlaştırılan kira bedelinin davacı tarafından davalı tanığı olarak beyanı alınan davalının amcasının oğluna verildiğini" beyan ettiğinden, davalıya her ay sabit bir miktarın ödendiği, geri kalan hasılatın davacıya ait olduğu böylesi bir ilişkide kâr ve zararın başka bir anlatımla ekonomik riskin davacı üzerinde olduğu- Taraflar arasında iş sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmadığı-
Vekil ile takip edilen davalarda vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması dava şartları arasında sayıldığı- Dava şartlarının, mahkemece re’sen her aşamada ve kendiliğinden inceleneceği- Davacılar vekiline HMK hükümleri uyarınca usulüne uygun vekaletname ibrazı için süre verilmesi, davacı şirketlerin sayısıda dikkat edilerek, konkordato onama ilam harçlarının , yargılama ve ilam gider harçlarının tutarları belirlenerek davacı şirketlere kesin süre içerisinde yatırılması için şekil şartlarına uygun mehil verilmesi, davacı şirket temsilcisi ve vekilinin beyanları doğrultusunda tasdik talebine itiraz ile yargılamanın çekişmeli hale geldiği gözetilerek talebin geri alınmasını kabul edip etmedikleri itiraz eden alacaklı müdafiilere sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kesin hükümden söz edilebilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiği, daha önce kesinleşmiş olan dava dosyasındaki hüküm fıkrası ile somut dosyadaki talep sonucu aynı olmadığı gibi dava sebepleri de farklı olduğundan, somut dava yönünden ilk davanın kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemeyeceği, daha önce açılan davada yapılan muvazaa değerlendirmesi de dikkate alınarak işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinin tespiti ve sözleşme kapsamında tesis edilen şerhlerin kaldırılmasına ilişkin davanın gayrimenkulün aynı ile ilgili olmadığı- Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve uzlaşma protokolü ile ibranamede İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edildiğinden, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu- Yetkisinin kesin olduğu hallerde yetki dava şartları arasında sayıldığından,davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
TMK. mad. 168 gereğince, boşanma ve ayrılık davalarında eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinin yetikli mahkeme olduğu- Aksi kanıtlanıncaya kadar merkezi adres kayıt sisteminde kayıtlı olan yerleşim yerine ilişkin beyana geçerli olduğu- Nüfus kaydında davacının yerleşim yerinin "... Bafra" olduğu anlaşılmakta olup, davacı kadının daha önceden Almanya'da yaşaması veya ayrılığın ardından Almanya'ya geliş gidiş yapmasının, yerleşim yerinin Bafra olmadığının kabulü için yeterli olmayacağı-