Davacı, davalı üniversite hastanesinde yapılan yanlış ve hatalı tedavi sonucunda kızının zarara uğradığını ileri sürdüğünden, istem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluşturduğu ve bu davalara bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu-
İpoteğin terkini davasında taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-
İdari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kuruluşun dava edilebileceği, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamayacağı, şu halde, davacı davasını gerçek kişi olan davalıya yönelttiğine göre, davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu-
Kavşaktaki yol çalışması ile ilgili gerekli işaretleme yapılmadığından, davacının aracının çukura düştüğünü belirterek açtığı tazminat davasında, uyuşmazlık mahkemesi davada adli yargı görevli olduğundan asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermişse de, dava konusuyla ilgili daha önce idare mahkemesince açılan davada verilen görevsizlik kesinleşmediğinden, davalının derdestlik itirazının yerinde olduğu, aynı konuya ilişkin derdest dava bulunması nedeniyle, açılan davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davalı İçişleri Bakanlığı, kamu kurumu niteliğinde olup; davaya konu edilen zararın, kamusal görevin yerine getirilmesi sırasında meydana geldiği iddiasına dayandırıldığı, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği-
Mahkemece, davacı aleyhine aktif dava ehliyeti bulunmadığından usulden red kararından dolayı kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7.maddesinin 2.fıkrasına göre“....Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur. ...” şeklindeki düzenleme uyarınca 750,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekeceği-
Davada; davacı, özel hukuk tüzel kişisi (tacir) olan davalının haksız eylemine dayanarak tazminat istediğine göre uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olmayıp adli yargı olduğu-
İlk açılan menfi tespit davasının açılmamış sayılmasına dair verilen karar, ikinci açılan menfi tespit davasından sonra kesinleştiğinden, ikinci menfi tespit davasının derdestlik nedeniyle reddi gerektiği-