İcra takip talebinde davacı tarafından akdi faiz talep edilmediği halde, temerrüt faiz alacağı dışında, akdi faiz alacağı ve bu faizin BSMV miktarına ilişkin itirazın iptali şeklinde hüküm kurulmasının talep aşımı oluşturduğu-
Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaatinin olmadığı-
İstemin hizmet kusurundan kaynaklandığı ve davalı idare yönünden uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğundan ilgili mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenemeyeceği-
Davada, davalı-karşı davacı kadının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığından, davalı-karşı davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
Davada, davalının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığından, davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-
Velayet, kişisel ilişki tesisi ile iştirak nafakasına hükmedilmesi istemli uyuşmazlıkların Aile Mahkemesince görülüp çözülmesi gereken hususlar olduğu-
Davalı T.. Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.'nin 670 sayılı KHK uyarınca kapatıldığı anlaşıldığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedileceği-
Özel Daire kararında “…faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsiz olduğundan…” gerekçesi gösterildiğinden, faiz alacağının hiç istenemeyeceğine dair bir kesin hükümden söz edilemeyeceği, faizin istenebilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Dava tarihi ile ıslah tarihi arasında geçen sürede işleyen faiz alacağının konusunu oluşturduğu davada, davacının ilk davanın dava tarihi ile ıslah tarihindeki alacağından açıkça vazgeçmediği ve asıl alacağın da tam ödenmek suretiyle sona ermediği bir dönemde eldeki davayı açtığı, bu durumda davacının anılan dönem faizine hak kazandığı ve bunun hüküm altına alınmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davada, davalı-karşı davacı kadının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış olduğundan, davalı-karşı davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerektiği-