Çeklerde vade olmayacağı kural ise de , uygulamada ticari yaşamda ileri bir tarihte keşide edilmiş gibi çek düzenlendiğinin, bu tip çeklerin yaygın olarak kullanıldığının görüldüğü, uygulamada ve öğretide bu gibi hallerde borcun ; vade, ibraz ya da takip tarihlerinden önce doğduğu iddiasının varlığı halinde, borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin gerektiğinin kabul edildiği, somut olayda da vadeli çek verildiğinden ve davacı yan da borcun daha önce doğduğunu iddia ettiğinden kural olarak borcun gerçek doğum tarihinin araştırılmasının gerekmekeceği, bu yön dava şartı olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın incelenmesi gerekeceği-
Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptâli davasında, dava konusu taşınmazın, borçludan taşınmazı satın alan davalının elinde bulunması halinde, mahkemece "tasarrufun iptâline", buna karşın dava konusu taşınmazın -ister dava açılmadan önce, isterse dava sırasında- davalı üçüncü kişinin elinden çıkmış olması halinde, davanın o taşınmazın yerine geçen değere dönüşeceği ve davayı kaybeden davalının bu değer oranında tazminat ödemekle yükümlü olacağı (tasarrufun iptâlini istemiş olan davacı alacaklının dava aşamasında, dava konusu taşınmazın davalının elinden çıkmış olduğunu öğrenince, davasını nakdi tazminata -malın yerine geçen değerin ödenmesine- dönüştürebileceği)-
Ödememe protestosunun bulunmaması halinde hamilin keşideci dışındaki diğer borçlulara karşı müracaat hakkını kaybedeceği, somut olayda hamil banka cirantaları takip ettiğinden ödememe protestosunun bulunmasının gerekeceği, geri çevirme kararına rağmen protesto belgesinin ibraz edilmediği, bu durumda mercice İİK.nun 170/a maddesi gereğince alacaklının takip hakkı bulunmaması nedeniyle resen takibin iptaline karar verilmesi gerekirken anılan hususun gözardı edilmesinin isabetsiz olacağı-
Alacaklının 23.09.1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayandığı, 18.02.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4532 sayılı yasanın aylık kiranın %10 artacağına ilişkin maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği ve iptal hükmünün 15.09.2001 tarihinde yürürlüğe girdiği, kira sözleşmesinin yenilendiği tarih, iptal kararından sonra olmakla alacaklının sözleşme koşullarından bir önceki yıl kirasının arttırılarak istemesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı, mercice yapılacak işin, kira sözleşmesi celbedilip, varsa artış koşulu borçlu kabulü de nazara alınarak değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olacağı-
Dosyada mevcut 29.4.1999 tarihinde yapılan haciz üzerine düzenlenen tutanakta borçlunun haczi kabil hiçbir malının bulunmadığı açıklanmış olup, bu tutanağın İ.İ.K’nun 105. maddesi uyarınca geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, aciz halinin davanın açılmasından sonra gerçekleşmesi halinde dahi davanın dinlenmesi mümkün olup, haczin dava açıldıktan sonra yapılmış olmasının bu belgenin nazara alınmamasını gerektirmeyeceği-
Davacının açmış olduğu itirazın iptali ve icranın devamı isteğini içeren bu davanın yargılaması sonucunda takip talepnamesinde belirtilen, ihtarlardan daha az ve farklı rakamlar tespit edilmiş olmasının alacakların likit olmadığını bir başka anlatımla yargılamayı gerektirdiğini göstereceği, bu itibarla icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından dayanılan Protokol başlıklı belgenin İcra İflas Yasasının 68/1. maddesi anlamında bir belge olmadığı, o halde, sorunun çözümü yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili İcra Tetkik Merciinin değil, genel mahkemelerin yetkisi kapsamında olacağı, nitekim borçlu taraf, genel mahkemelerde bir menfi tespit davası açmış bulunduğundan, ihtilaf konusu protokolün de, enine boyuna orada tartışılacağından, mercice itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermek gerekeceği-
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebileceği, mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmamasının, bu sonuca etkili olmayacağı, başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırması gerekeceği, kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisinin, takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olacağı, o nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı da incelemesinin doğal olacağı, bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkemenin, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacağı-
İ.İ.K.nun 71/1. maddesi uyarınca borcun ödendiğinin “imzası noterlikçe onaylı bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge” ile ispat edilebileceği- İİK. 'nun 71.maddesi çerçevesinde icra mahkemesine yapılan başvurunun "şikayet" niteliğinde olduğu-