Davalı yan, her ne kadar zamanaşımı defini, 10 günlük cevap süresini geçirdikten sonra ileri sürmüş ise de, davacı taraf usulüne uygun olarak 10 günlük cevaba cevap süresi içinde davalının zamanaşımı defini süresinde ileri sürmediği yönünde bir karşı koymada bulunmadığından, davalının zamanaşımı definin yerinde olduğunun kabulü ile zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı, Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği uyarınca 3. sicil üstü olarak görevini yerine getirip davacı hakkında sicil raporunu düzenlemiş ve gerekçesini de göstererek davacı hakkındaki görüşünü belirtmiş olup, davalı tarafından düzenlenen sicil raporunda davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak herhangi bir sözcük de olmadığından kişilik haklarının zedelenmediği-
Dava konusu yayın ile ilgili olduğu ileri sürülen CD'nin niteliği de gözetilerek, tarafların da bulunduğu bir ortamda, bilirkişi ile birlikte CD'yi izleyip incelemeleri, bilirkişinin düzenleyeceği raporu sunmasından sonra tarafların bu konudaki savunmalarını yapmalarının sağlanması gerekirken, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak biçimde, CD üzerindeki çoğaltılmamaya ilişkin açıklama gerekçe gösterilerek tarafların dayandıkları kanıtların içeriğini öğrenmelerine engel olunmasının usul ve yasaya uygun düşmeyeceği-
Davalının eyleminin hakaret niteliğinde olduğunu ileri sürdüğüne göre dava konusu edilen eylemin aynı zamanda suç oluşturduğu ve olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin de Borçlar Yasasının 60/2. maddesinde düzenlenen (uzamış) ceza zamanaşımı süresi olduğu ve istemin zamanaşımına uğramadığının kabulü gerekeceği-
Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde belirtilen sorumluluğu genişletmek olanaksız olduğu gibi, yansıma yoluyla da manevi tazminat istenilemeyeceği-
Haksız eylemin gerçekleştirildiği gazete Ankara ilinde de dağıtıldığına göre Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açan davacının, seçimlik hakkını haksız eylemin geçekleştiği yer mahkemesinde dava açmak suretiyle doğru olarak kullandığı-
Davalının, davacı hakkında yazdığı sözler, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde ise de yazının bütünü, kullanılan sözlerin niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumu gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen 7.500,00 TL manevi tazminatın fazla olacağı-
Haberde, davacı hakkında fezleke düzenlendiğine ilişkin yanılgı, haberin bütünü içerisinde yer alan bir ayrıntı niteliğinde olup yayınlandığı gündeki görünür gerçekliğe uygun olan haberin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Eşinden boşanarak ayrı bir evde yaşadığını, haciz sırasında görevlilere sunduğu boşanma kararı ile kira sözleşmesinin dikkate alınmadığını belirterek, davacı hakkında şikayette bulunup haciz sırasında yaşanan olayları anlattığı, haciz nedeniyle ileri sürülen istihkak iddiasının da derdest olduğu gözetildiğinde, yasal şikayet hakkını kullanan davalının eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığının kabulü gerekeceği-
Gerçeğe aykırı olarak, evli olan davacının gizli ve yasak aşk yaşadığı biçimde haber yayımlanmasının onun kişilik haklarına saldırı oluşturacağı, haberin başka yayın organlarında yayımlanmış olmasının da davalıların eylemini hukuka uygun hale getirmeyeceği gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-