Takdir edilecek tutarın, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmasının gerekeceği-
Mahkemece sadece davacı ile dinlenen tanıklar arasında yakın akrabalık ilişkisinin olması nedenine dayanılarak onların doğruyu söylemedikleri ve beyanlarına itibar olunamayacağı sonucuna ulaşılması doğru görülmediğinden davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, davacıya yönelik olarak söylediği "...uğursuz bir isim..." biçimindeki sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu benimsenerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Baz istasyonunun soyut değerlendirmeler dışında davacının sağlığına zarar verdiği teknik, ilmi ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının konumu ve siyasi kişiliği nedeniyle eleştirilmesi ve hatta bu eleştirinin sert bir dille yapılması hukuka aykırılık oluşturmaz; dava konusu edilen yayın bu kapsamda incelendiğinde yapılan değerlendirmeler sırasında ullanılan ifadeler, olayın gelişim biçimi ile gösterdiği özelliklere ve anlatılmak istenen amaca uygun olduğundan dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun olup genel anlamda eleştiri sınırları içerisinde kaldığından davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
İlke ve bilgiler gözönüne alındığında davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olduğu anlaşılmış, ayrıca baz istasyonunun soyut değerlendirmeler dışında davacının sağlığına zarar verdiği teknik, ilmi ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamış olduğundan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu haberde kullanılan başlık haberin içeriği ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde; özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, yargılamanın dayanağı olan belgelere dayanılarak yayımlanan haberin görünür gerçekliğe uygun olduğu, hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşmediği ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı-
Davalının televizyon programında söylediği sözlerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup, siyasi eleştri sınırlarını aşmasına, davalının ifade tarzının üslup üzerine yapılmış bir eleştiri olarak mütaala edilememesine, davalının konuşmasında yer alan ifadelerde gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapılmış olmasına, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, Başbakan olan davacıya güven zedeleyici bir üslubun ve eleştiriyi aşan ifadelerin kullanılıp, bu ifadelerin amacını aşmasına, davacının sosyal kişilik değerlerine ve açıkça kişilik haklarına saldırı teşkil etmesine göre, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu-