Davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma olduğunun saptanması halinde, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu kabul edilerek davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Davacının aile yapısı ve etnik kökenine ilişkin hususlar toplumda ayrımcılığa neden olacak şekilde ön plana çıkarılarak yapılan yayın hukuka aykırı olduğundan uygun miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Politikacı olan davacının davranışları kamuoyunun ilgisini çekecek nitelikte olmakla birlikte, haber gerçek olsa da hiç gerekmediği halde, davacının yayın konusu eylemi ile, önceki mağdur edildiği, "çiçek sulama" mizahi olayı ilişkilendirilerek, o olayla bağlantı kurulmasının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Basının yansız ve özgür haber alma fonksiyonunu yerine getirirken kullandığı hakkın özel hukuk alanındaki sınırını, «gerçeklik», «güncellik», «kamu yararı», «toplumsal ilgi», «konu ile ifade arasındaki bulunması gereken düşünsel bağlılık» kurallarının çizdiği, haber verme hakkının bu sınırlar içinde kullanıldığı sürece, hukuka uygun olacağı, ayrıca haber verirken, haber gerçeği yansıtsa bile kullanılan dil ve ifadenin inciltici, küçük düşürücü, yanıltıcı nitelik taşımaması gerekeceği–