Haber/yazının, «gerçeklik», «güncellik», «kamu yararı», «toplumsal ilgi» öğelerini taşıması ve anlatımda, özle biçim arasındaki dengenin kurulmuş olması konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılığın korunmuş olması halinde, kişilik haklarına saldırı niteliği taşısa bile, hukuka uygun sayılacağı ve tazminatı gerektirmeyeceği–
Kişilik haklarına saldırının birden fazla yayında oluşması ve davacının bu yayınlara dayanarak tazminat isteminde bulunması ve hangi yayından dolayı ne miktar tazminat istendiğinin açıklanmamış olması halinde, her yayın nedeniyle eşit miktarda tazminat istendiğinin kabulü gerekeceği–
Malvarlığına yönelik zararlar da kişileri az veya çok üzer; ancak bu üzüntülerin manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı ancak ceza mahkemesinde belirlenecek olguların hukuk hakimini bağlayacağı–
Uçak kapasitesinden fazla bilet satarak müşterisinin seyahatinin gecikmesine neden olan şirketin bu eyleminin seyahat özgürlüğüne ve kişilik haklarına saldırı oluşturacağı-
Kişilik haklarının içerdiği sosyal ve duygusal kişilik değerleri; kişinin toplum içindeki yerini, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarını da kapsadığından çocuğu yaralanan anne-babanın da kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekeceği–
Bir yayının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunun kabulü için yayının kimin hakkında yapıldığının anlaşılabilir olması, orta düzeydeki okuyucunun yayında kastedilen kişiyi yayındaki bilgilerden tanımlayabilmesi gerekeceği-