Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
«Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu» iddiası ile dava açan davacının bu duruma kendisinin neden olmuş olması halinde, hakimin tazminata hükmetmekten sarfınazar edebileceği (BK. 44; şimdi; TBK. mad. 52)–
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasındaki denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedileceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Yayında bulunması gereken öz ve biçim dengesinin aşılması ve çatışan yararlar arasındaki dengenin davacı aleyhine bozulmuş olması halinde; mahkemece, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalının eyleminin suç teşkil etmesi halinde BK 60/2 (şimdi; TBK. mad. 72/1) uyarınca davanın «ceza zamanaşımına» tabi olacağı–