Kiralananın fabrika oluşu, tarafların tüzel kişi oluşu ve ilgili kanun maddeleri gözetildiğinde kira sözleşmesinde kira artışının düzenlendiği 01.02.2019 tarihi itibari ile sözleşme serbestisi bulunduğundan TBK 'nın 344. maddesi bu tarih itibari ile uygulanmayacak olup, kira sözleşmesinde takibe konu aylara ilişkin olarak kararlaştırılan 35.000,00 ABD DOLARI üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği, o halde mahkemece, alacaklının bilirkişi raporuna süresi içinde sunduğu itirazları dikkate alınarak yukarıda açıklanan doğrultuda sonuca gidilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık, adi kiraya ve hasılat kiralarına ait 13 örnek nolu takibe vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir...
Gerek itiraz, gerekse cevap dilekçesinde (5 yıllık) zamanaşımı itirazında bulunmayan borçlunun itiraz sebepleri ile bağlı olduğu (İİK 63), yargılama sırasında itiraz sebeplerini değiştiremeyeceği ve genişletemeyeceği- Kira paralarının davalı tarafından davacının banka hesabına artışsız olarak ödenmesi ve ödenen tutarların ihtirazı kayıt ileri sürülmeden alınmış olmasının davacının artış koşulundan vazgeçtiği ve taraflar arasında bu yolda zımni bir anlaşma olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Davalı kiracı, takibe konu borcu ödediğini kanıtlayamadığından ve temerrüt olgusu gerçekleştiğinden, taleple bağlı kalınarak davalının itirazının kaldırılması ile kiralananın tahliyesine, asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Alacaklı tarafından takipte 2012 yılında üretimi yapıldığı iddia edilen traverten bloklar için 2013 yılında ödenmesi gereken rödövans bedelinin talep edildiği, borçlu tarafından anılan yılda üretim yapılmadığının iddia edildiği, sözleşmeye göre takip konusu edilen dönemde üretim ve satış yapılıp yapılmadığı, üretim ve satış yapılmış ise traverten blokların birim satış fiyatı gibi hususların araştırılması yargılamayı gerektirdiğinden, ayrıca borçlunun takibe yönelik itirazı takip konusu borcun tamamını ve fer'ileri içermekte olup, kısmi itiraz niteliğinde olduğu söylenemeyeceğinden bu gerekçe ile itirazın kaldırılması ve tahliyeye hükmedilmiş olmasının ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasında 01.02.2020-31.12.2027 (31.12.2029) tarihleri arası belirli süreli kira sözleşmesi imzalandığı, yıllık kira bedellerinin ilk beş yıl 180.000 Euro, daha sonraki yıllarda 250.000 Euro yıllık kira bedeli olarak kararlaştırıldığı anlaşıldığından, mahkemece, kamu düzeni ile ilgili bu değişikliğin, takip talebinde talep edilen ödenmeyen kira alacakları açısından değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağından, tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda genel haciz yolu ile ilâmsız takibe dayanak kira sözleşmesinin 2004 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi kapsamında kayıtsız, şartsız borç ikrarını içeren belge niteliğinde olup olmadığı-
12. HD. 18.05.2023 T. E: 1559, K: 3532
Yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali olarak kabul edildiği- (Tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan “başvurunun yapılmamış sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediği- Kesin süre içerisinde gerekli gider avansı yatırılmadığından ilk derece mahkemesinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesinin, icra müdürlüğü işlemine karşı yapılan şikayetlerle-itirazları incelemeye görevli olduğu- Borçlunun kira akdi ile imzaya itiraz reddetmeyip, takibe itiraz ettiği, davalının kira borcunu ödediğine ilişkin İİK'nın 269/c maddesinde belirtilen belgelerden birini sunmadığı anlaşıldığından itirazın kaldırılması ve tahliyesine karar verileceği-
İcra takibinde "Haciz ve Tahliye" talep edilmişse de, takibe itiraz üzerine açılan davada sadece "mecurun tahliyesinin" talep edilmesi durumunda, "itirazın kaldırılması talep edilmeden yalnızca tahliye talep edilemeyeceğinden" ve "itirazın kaldırılmasının ıslah yoluyla da talep edilmesinin mümkün olmadığından" davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Alacaklının tahliye isteminden hareketle borçlunun itirazının kaldırılmasını da istemiş olduğunun farz edilemeyeceği-