Davanın açılmasına neden olan davalıların borcu yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa hükümlerine göre yeniden belirlendiğinden; taraf vekilleri yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin dava tarihindeki haklılık miktarlarına göre belirlenmesi gerektiğinden; mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6000 s. K. ile 6353 s. K. yürürlüğe girmemiş olsaydı davaya konu asıl alacağın red ve kabul edilecek miktarları bilirkişiye hesap ettirilip bu miktarlar üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği-
Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu, bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkin ise, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da dava açılabileceği-
Davacı vekilinin temyiz itirazları, taşınmazın keşifte belirlenen değeri üzerinden davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretine yönelik olup, davacı vekili, hem dava dilekçesindeki hem de yargılama sırasındaki beyanlarında; davacının miras payına yönelik dava açıldığını belirttiği, davacının miras payına yönelik dava açıldığının mahkemenin de kabulünde olduğu halde çekişmeli taşınmazın keşifte belirlenen değerinin 1/8’i üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi hakkın kötüye kullanılması olup, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunmayacağı-
Davanın kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davanın kabul ve reddedilen kısımlarının oranı doğrultusunda yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı asilin, "alacağı haricen tahsil ettiğini" belirterek "hacizlerin kaldırılması için yazı yazılmasına" karar verilmesini talep etmesi; alacaklı vekilinin ise aynı tarihte "vekalet ücreti henüz tahsil edilmediğinden, hacizlerin kaldırılmaması gerektiğini" ileri sürmesi halinde, icra vekalet ücreti alacaklı (müvekkili) ile avukat arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmesi gerektiğinden, "haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerektiği-
Gizli ayıplı aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde satış bedelinden indirim yapılması istemi-
İİK’nun 193/2. maddesi gereğince iflasına karar verilen borçlu hakkındaki tüm takipler ve hacizler düşeceği için hükümden sonra gelişen yeni durumun değerlendirilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği, buna göre iflas kararının onaylı bir örneğinin getirtilerek kesinleştiğinin saptanması halinde konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücreti ise davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekeceği, nispi vekâlet ücreti hesaplanırken de tüm araçların toplam değerine değil her bir aracın ayrı ayrı kasko değerine bakılıp bunun üzerinden ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatması yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymayacağı-