Hâkimin hukukî sorumluluğuna dayalı tazminat davası açan davacı dava dilekçesinde sürekli adresini bildirmiş ve mahkemece tensip zaptı, duruşma gün ve saatini bildirir ön tensip tutanağı dilekçesinde belirttiği bu adrese tebliğ edilmiş, davacı ön inceleme duruşmasına katılarak beyanda bulunmuş olup davacıya yatırdığı eksik harcı tamamlamak üzere süre verilerek tahkikat aşamasına geçildiği tutanağa bağlanarak duruşmanın bir başka tarihe bırakıldığı- Tebliği çıkaran mercinin tebligat zarfı üzerine yazdığı adresin tebliğe çıkarma tarihinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi olması yeterli olup, tebliğin yapıldığı tarihte tebligat yapılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olmamasının tebliğin usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı- Kendisine gönderilen duruşma gün ve saatini belirten tebligat usulüne uygun ve geçerli olmasına karşın duruşmaya katılmayan ve davalının da davayı takip etmek istememesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılması, işlemden kaldırılma tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde davanın yenilenmemesi sebebiyle de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacı vekili üst üste üç duruşma için başka mahkemelerde duruşması olduğu gerekçesi ile mazeret dilekçesi göndermiş olup, eldeki davanın duruşmasına katılmak yerine başka mahkemelerdeki duruşmalara katılmayı tercih etmesi karşısında, ... tarihli dilekçenin yargılamanın uzatılmasına matuf olduğu kabul edilerek dosya işlemden kaldırılmış, yasal süresi içerisinde de dava yenilenmemiş olduğundan, üçüncü kez yinelenen mazeret talebi hakkında yapılan değerlendirmede, dava tarihi ve yargılama süreci gözetildiğinde bir isabetsizlik bulunmadığı, üç ay içinde yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Vekilin mazereti hususunda bir karar verilmeden dosyanın işlemden kaldırılması ve üç aylık yasal süre içerisinde de dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takip edilmeyen itirazın iptali davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine, davacı tarafından aynı alacakla ilgili aynı davalıya karşı henüz "açılmamış sayılma" kararı kesinleşmeden dava açılması ve derdestlik nedeniyle bu davanın usulden reddine karar verildiği uyuşmazlıkta, derdestliğe konu dosyada, davacı vekilince anılan dosyanın kesinleştirme işleminin yapılmasının talep edilmesi ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmesi durumunda, artık eldeki davanın derdest olmaktan çıktığı anlaşıldığından, "derdestlik dava şartının sonradan tamamlandığının" dikkate alınması gerektiği, mahkemece derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen kararın yerinde olmadığı- "Açılmamış sayılmasına dair kararın derdestliğe konu olmaması için kesinleşmesi gerektiği, ancak aynı davanın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte (derdest) olmaması yönündeki olumsuz dava şartının sonradan tamamlanabileceği, eldeki dava dosyası HGKda bulunduğu sırada yapılan kesinleştirme işleminin HGK tarafından değerlendirilemeyeceği, bu durumda mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulup, kesinleşmemişse kesinleşmesinin sağlanması için taraflara süre verilip sonucunun beklenmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı şirketin tensip tarihinden önce iflasına karar verildiği anlaşılmakla, iflas devam ediyorsa iflas idaresine aksi halde davacı şirket vekiline tebligat yapılması gerekmekte iken mahkemece bu usule uyulmadan .......... tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına ve taraflarca takipsiz bırakılan davanın HMK'nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlunun kıymet takdirine süresinde itiraz ederek keşif giderlerine süresinde yatırılmasına karşın taraflarca müracaat edilmemesi nedeniyle keşif yapılmaması ve borçlunun duruşmaya katılmaması üzerine dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve istinaf başvurusunun da reddedildiği uyuşmazlıkta, kıymet takdirinin usulünce kesinleşmediği- Kıymet takdirinin usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin ertelenmesini de talep etmiş olan borçlu "taşınmazın değerinin usulünce belirlenmediğinden" ihalenin feshini talep ettiğinden, “borçlunun ihalenin feshi talepli" şikayet dilekçesinde kıymet takdirine itiraz kararının usulsüzlüğünü ileri sürmediğinden kıymet takdirinin kesinleştiği ve şikayet dilekçesinde "kıymet takdirine itiraz davasının usul ve yasaya aykırılığını" ileri sürmediğinden ihalenin feshinde değer tespiti yapılamayacağı yönündeki gerekçesinin kabul edilemeyeceği- Borçlunun kıymet takdirine itiraz kararına karşı süresinde istinaf başvurusunun, usulsüzlük iddiasının en açık göstergesi olduğu- İhalenin feshi şikayetinde taşınmazın vasfı da gözetilerek oluşturulan bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, taşınmazın değerine yönelik itirazlar denetlenerek, satışa esas alınan kıymet takdirinin yapıldığı tarih itibariyle tespit edilen değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Dosya işlemden kaldırıldıktan ve 1 aylık süre geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulduğundan, mahkemenin yenileme talebinde bulunana harç yatırması için uygun bir süre vermesi gerektiği-
Duruşma gününün UYAP'tan öğrenilmesine dair bir usulün bulunmadığı-
Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olup, sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğuracağı-
Dava dosyası, 05.03.2021 tarihinde işlemden kaldırıldığı, 09.06.2021 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği- Davacı vekili 28.05.2021 tarihli dilekçe ile mirasçıların vekaletnamesini ibraz etmiş ve davayı yenilemiştir ancak bu dilekçe değerlendirilmemiş olduğundan mahkemece verilen dilekçe ve yatırılan harç gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının usule yasaya aykırı olduğu-