Yabancı para alacağına dayalı takiplerde alacaklının «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istemiş olması halinde; vâde tarihi bulunan senetlerde «vâde tarihinden tahsil tarihine kadar», vâde tarihi bulunmayan senede dayalı takiplerde ise, «takip tarihinden tahsil tarihine kadar» ilamlı takiplerde ise; «dava tarihinden tahsil tarihine kadar» ‘yabancı para faizi’ (3095 s.K. 4/a), «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istememiş olması -yani; takip tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemiş olması halinde- vâde tarihinden takip tarihine kadar «yabancı para faizi», takip tarihinden tahsil tarihine kadar ise «avans (reeskont) faizi» (3095 s.K.) isteyebileceği–
İlamlı takiplerde ‘takip dayanağı ilamın icra emri ekinde borçluya gönderilmesi gerekeceği’ne ilişkin –ilamsız takipler hakkında İİK’nun 58/3, 61/1 maddelerinde olduğu gibi- bir düzenleme bulunmadığı–
Yabancı para üzerinden düzenlenmiş bir bononun takip konusu yapılırken, Türk parasına çevrilmişse, alacaklının bu takipte “vade tarihinden takip tarihine kadar, yabancı para alacağı için devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi“ ve takip tarihinden sonra ise, tahsil tarihine kadar “ticari işlerde uygulanan avans faizi üzerinden” faiz isteyebileceği-
Takip dayanağı belgelerin (kat malikleri kurulu kararları ve faturaların) –İİK. 58/3, 61/I uyarınca- takip talebi ve ödeme emri örneğinde belirtilmiş olmasına rağmen, bunların ödeme emri ekinde borçluya tebliğ edilmemiş olması halinde, mahkemece “ödeme emrinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği–
“İtiraz” ile “şikayet”in birbirinden ayrı ayrı kurumlar olup, aralarında ‘nitelik’ ve ‘sonuç’ bakımından farklar bulunduğu; takibin esasına ilişkin olarak icra dairesi’ne yapılan itirazın, icra mahkemesine yapılan şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
“Takip talebine ve ödeme emrine takibe dayanak belgelerin eklenmediği” yolunda süresinde icra mahkemesine yapılmış bir şikayet bulunmadığından, bu konudaki eksikliğin “itirazın kaldırılması” aşamasında dikkate alınmayacağı-
«Joint venture»nin, âdi ortaklığa benzemekte olup, «iki veya daha fazla işletmenin, belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık» olup, tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehilyetleri olmadığı, ortakların, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm malvarlıklarıyla sorumlu olduğu; yapılacak icra takibinde adi ortakların ayrı ayrı takip talebinde gösterilip yine ayrı adlarına ödeme emri gönderilmesi gerekeceği, iş ortaklığının gerçek ve tüzel kişiliği bulunmadığından iş ortaklığı hakkında yapılan takibin iptali gerekeceği-
Alacaklı kooperatifin feshedilip, Ticaret Sicili Gazetesinde de bu feshin yayınlanması ile kooperatifin tüzel kişiliğinin sona ereceği, buna bağlı olarak kooperatifçe vekile verilen vekaletin de son bulacağı; bu nedenle kooperatif adına vekilin yaptığı işlemlerin de geçerli olmayacağı-