Taşlık nitelikli bir taşınmazın imar - ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılabileceği, bunun için bu yerin imar ve ihyasının yoğun emek ve para harcanarak tamamlanması zorunlu olup, imar - ihya tamamlandıktan sonra zilyetlik süresinin aralıksız, davasız en az yirmi yıl süreli olması gerekeceği-
Dava dilekçesinde tarafın yanlış ya da eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişiklik talebini kabul edebileceği-
Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebileceği; ancak olayda, taraflarca yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmediği halde ve mahkemece de bu yönde bir ara kararı alınmadığı halde belirtilen yerel bilirkişi ve tanıklar dinlenmeden hüküm kurulmaması gerekeceği-
Sadece mirasçılar arasında açılıp yürüyen iptal ve tescil davalarında TMK.nun 702/2. fıkrasındaki genel kural sayılan oybirliği ilkesinin uygulanmayacağı, bu tür davalarda, sadece davayı açan mirasçının miras payı oranında iptal ve tescile karar verileceği kabul edilse de, sadece kendi adlarına iptal ve tescil isteğinde bulunan davacıların terekeye dahil bir taşınmaz için üçüncü kişilere karşı aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyetleri olmadığı-
TMK.'nun 713.maddesi uyarınca açılan tescil davasında; davalı köy tüzel kişiliği dava konusu yerin 100 yılı aşkın bir süreden beri köylüler tarafından kadim yol olarak kullanıldığını açıkladığı, kamu düzeni ağırlıklı olan bu tür davaların niteliği gözönünde bulundurularak dava konusu ve tescili istenen yolun kadim yol niteliğinde bulunup bulunmadığı, genel harman yerleri içerisinde sayılan taşınmazlardan olup olmadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, bu hava fotoğraflarının dava tarihinden önceki kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekeceği-
Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde de belirtildiği gibi hukuki niteliği yanında maddi olaylardan sayılan zilyetliğin, tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu-
Anayasa Mahkeme’since 17.3.2011 tarihinde verilen yürürlüğün durdurulması kararından önce açılmış bulunan davalar bakımından, maliki 20 yıl önce ölmüş ve o tarihten dava tarihine veya kayıt maliki adına bulunan tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hakkın kabulü gerektiği, bu açıklamalar karşısında; somut olayda TMK.nun 713/2.maddesinde yer alan ölüm sebebine dayanıldığından davacının iptal ve tescil talebinde bulunabileceği-
Dava dilekçesinde tarafın yanlış ya da eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa hakimin, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişiklik talebini kabul edebilmesi gerekeceği-
TMK'nun 713. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında; bir arazinin kullanım süresi ve niteliğinin en uygun belirlenmesi yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin ve dava tarihine göre 20 – 30 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekeceği-