Murisin ölüm tarihinin kadastro tespit tarihinden sonra olması, davacıların müstakil zilyetlik iddiasında bulunmamış olmaları davacıların murisi adına kuru toprakta 100 dönüm taşınmazın tesciline karar verilmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerektiğinden somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak imar planının onay tarihinden önce davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil ve tescil talebine ilişkindir...Mahkemece hükmün kesinleşen kısımları yönünden hüküm tekrarı anlamına gelecek şekilde yeniden hüküm kurulmuş olması davacı vekiline yeni bir temyiz hakkı vermeyeceğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. (D) harfi ile gösterilen kısım yönünden davacının ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı ve lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ispat edemediği nazara alınarak, anılan kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
Çekişmeli taşınmaz hakkında satın alma, imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak adına tapuya tescil isteğine ilişkin davada Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu-
Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil davalarında Hazinenin yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu- Somut olayda dava, Hazine, DSİ ve Seydikemer Belediye Başkanlığı hasım gösterilerek açılmış ise de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği; taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olduğundan bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı- Somut olayda; keşfe jeodezi mühendisi bilirkişi götürülmediği, hava fotoğrafları uygulaması yetkisiz bilirkişilerce yapıldığı, kabul kararı verilen kısımlarda tarımsal üretim olup olmadığı hususu dahi belirlenmediği ayrıca imar ihyaya ne zaman başlandığı ve imar ihyanın ne zaman tamamlandığı hususları açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığından, orman ve zilyetlik araştırmasının eksik yapıldığı-
Dava, imar-ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar adına tapuya tescili istemine ilişkindir...Y.li araştırma ve incelemen yapılmadan bahsetmek mümkün değildir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için yasanın aradığı tüm koşulların eksiksiz olarak davacı taraf lehine gerçekleşmiş olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla davacı tarafın önce dava konusu taşınmazı masraf ve emek sarf ederek imar ve ihya ettiğini daha sonra da tarıma elverişli hale getirdikten sonra çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl zilyet olduğunu belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat etmesi gerekir.
Mahkemece; ziraat bilirkişisinin taşınmazın tarım arazisi olduğunu bildirdiği, orman mühendisinin ise buranın orman sayılmayan alanlardan olduğunu saptadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların davacı ve babasının taşınmaz üzerinde eklemeli 20 yılı aşkın süreli zilyetliğini açıkladığı gerekçeleriyle yazılı şekilde karar verilmişse de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir.
Tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olduğundan, tedavülleri için zilyetliğin naklinin zorunlu olduğu- Somut olayda çekişmeli taşınmazların kök murisler tarafından, anılan senetlerle davalılara satıldığı, senetlerin çekişmeli taşınmazlara aidiyet olduğu, bu satışa istinaden taşınmazların davalılar adına tespit edildiği anlaşılmakta ise de, bozma kararı sonrası yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin davalılara malik sıfatıyla devredilmediği, davalıların murislerin nam ve hesabına murisler ile birlikte taşınmazda zilyet oldukları anlaşıldığından bu taşınmazlar yönünden davanın reddinin gerektiği-
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olup, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Somut olayda, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilikleri olarak ta Beykoz Belediye Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı davada taraf olarak yer almakta ise de, çekişmeli taşınmazın sınırında orman bulunması nedeniyle, davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan Orman İdaresinin de davada taraf olarak yer alması gerektiği Mahkemece gözden kaçırılmış ve yöntemince taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Oysaki, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu dışında kaldığı, öncesinin orman olmadığı, içinde sık ve sıralı dikilmiş 35-40 yaşlı bakımlı zeytin ağaçlarının bulunduğu, taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanarak tespit tarihinden önce 20 yılı aşkın süre ile davacı tarafından kullanıldığı, böylece zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-