Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı taraf yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Mahkemece çekişmeli taşınmaza ait tesis kadastro paftası ile 22/a uygulama kadastro paftası getirtilmemiş, davacının çekişmeli bölümün tesis kadastrosunda tescil harici bırakıldığı iddiasında bulunmuş olmasına rağmen paftalar çakıştırılmak suretiyle çekişmeli bölümün tesis kadastrosundaki durumu belirlenmemiş, tesis kadastrosunda çekişmeli taşınmaz 5.312,00 metrekare, 22/a uygulama kadastrosu sonrasında 7.123,17 metrekare yüzölçüm ile tespit edildiği halde farklılığın nereden kaynaklandığı araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın tevhit ve ifrazına ilişkin tüm bilgi belgeler celp edilerek dosya arasına alınması, bundan sonra davacı tarafın iddiasına konu olup temyize konu edilen taşınmaz bölümlerinin tevhit ve ifraz sonucu oluşan hangi taşınmazlarda kaldığının kesin olarak belirlenmesi, bu taşınmazlarda Hazine dışında 3. kişinin malik olduğu anlaşılması durumunda bu kişilerin de davada taraf olması gerektiği göz önünde bulundurularak davaya dahil edilmeleri için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, 3. kişilerin davaya dahil edilmesi halinde dahili dava dilekçesi ve duruşma günü kendilerine tebliğ edilmesi, göstermeleri halinde delillerin toplanması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Tapu iptal tescil kararı verilen taşınmazlar bakımından karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kadastro sırasında tescil harici bırakılıp, idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen ve daha sonra da imar uygulamasına tabi tutulan taşınmazın, imar uygulaması sonucunda park ve yol olarak tapudan terkin edilen kısımları hakkında tescil, Hazine ve davalılar adına tapuya tescil edilen kısımları hakkında ise tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davanın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için yasanın aradığı tüm koşulların eksiksiz olarak davacı taraf lehine gerçekleşmiş olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerektiği- Davacı tarafın önce dava konusu taşınmazı masraf ve emek sarf ederek imar ve ihya ettiğini, tarıma elverişli hale getirdikten sonrada çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl zilyet olduğunu belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat etmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaz ve bölüm üzerinde, davacı taraf lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yeterli bulunmadığı-
Dava, Türk Medenî Kanunu'nun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir... Hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları tüm ilin idari sınırları olacak şekilde genişletilmiş olduğu halde, Mahkemece ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden ve taraf koşulu sağlanmaksızın işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak açılan tescil davasından; Mahkemece taşınmazın niteliği ile davacının amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenmeden hüküm tesisi yoluna gidilmesinin doğru olmadığı-
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Davacının delil olarak dayandığı önceki malikten satın aldığına ilişkin 1998 tarihli gayrimenkul satış ve zilyetlik devir mukavelesi başlıklı sözleşmede çizilen krokide, satın alınan taşınmazın uzunluğunun 33 metre, genişliğinin 18 metre ve yüz ölçümünün 594.00 metrekare olarak gösterildiği, fen bilirkişi raporunda ölçüm yapılıp 18 metre olarak gösterilen yerin sadece (B) harfi ile gösterilen kısmı kapsadığı, (C) harfi ile gösterilen kısmı kapsamadığı, davacının yüz ölçümünün eksik olduğunu ileri sürdüğü malik olduğu 2192 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 540,66 metrekare olduğu, davacı lehine hüküm kurulan A ve B harfi ile gösterilen bölümlerinde eklenmesi ile yüz ölçümünün 598.18 metrekareye yani sözleşmede yazan yüz ölçümden daha fazla miktara ulaştığı, malik olduğu taşınmaza ait dosyadaki fotoğraflardan kabul kararı verilen (B) harfi ile gösterilen kısım ile davacının taşınmazının eğiminin birbirine yakın olduğu, (C) harfi ile gösterilen kısım, davacının taşınmazı ve (B) harfi ile gösterilen kısım arasında ise eğimin fazla olduğu, her ne kadar ziraat bilirkişi kurul raporunda temyize konu (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımların zirai muhtesatların bakımlı ve toprak işlemesinin yapıldığı, imar ve ihyasının tamamlandığı belirtilmiş ise de (C) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde 10-15 yaşlarında 5 adet ağaç bulunduğu, ağaçların yaşının zilyetlik ile iktisap için gereken 20 yıllık süreye ulaşmadığı, tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarıyla da bu bölüm üzerinde önceki malikin kullanımının bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, aynı zamanda bu bölüm üzerinde elektrik trafosu olup Mut- Karaman asfalt yolunun hemen bitişiğinde olması nedeniyle zilyetlikle taşınmaz edinme koşulunun davacı lehine gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğinden ibarettir.. Mahkemece davacı yararına zilyetlikle taşınmaz iktisabına dair koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğundan bahsedilemez. Dosyada yer alan fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokinin keşfi takibe elverişsiz ve son derece yetersiz olduğu görülmektedir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.. Kesinleşen kadastro tutanağı ve ekleri uyarınca olağan usülle tapu sicili oluşturulamadığından hali hazırda çekişmeli 789 parselin hukuki durumunun Kadastro Kanunu'nun belirlediği biçimde tespit edilmediği, bu nedenle malik hanesini doldurma ve Medeni Kanun’un öngördüğü tapu sicilini oluşturma ödevi Kadastro Mahkemesine ait olduğu hususunda duraksama yoktur.
Dava, imar ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemi- Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, sadece hava fotoğrafları dosyaya getirtilerek bilirkişi tarafından dava konusu yer harita üzerinde işaretlenmekle yetinilerek dava konusu edilen bölümün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadan tek kişilik ziraat ve tek kişilik jeoloji bilirkişi raporu ile yetinilmesi ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğu-